Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan‘ın silah bırakma çağrısının ardından Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani, Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) Başkanı Bafil Talabani, SDG lideri Mazlum Abdi ve PYD Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim‘den yanıt geldi.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın PKK’ya çağrısına destek verdi.
Türkiye’deki barış sürecine tam destek verdiğini belirten Neçirvan Barzani, sürecin başarıya ulaşması için her türlü yardım ve işbirliğine hazır olduklarını dile getirdi. Barzani, “Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti yönetimi, iktidara geldikleri ilk günden itibaren barış için zemin hazırlayan açık bir vizyon ortaya koydular. Bu çabalarını saygı ve takdirle karşılıyoruz” dedi.
IKBY’nin önde gelen siyasi partilerinden Kürdistan Yurtseverler Birliği (YNK) Başkanı Bafel Talabani de Öcalan’ın çağrısını destekledi. Talabani, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada “Bu çağrıyı hep birlikte kabul etmeli ve barışa ulaşmak için pratik adımları hızla atmalıyız. Kürtler ve Türkler arasındaki ortak yaşamı ve kardeşliği güçlendirecek her adımı desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
PYD Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim, Öcalan‘ın çağrısını örgüte yakınlığı ile bilinen basın kuruluşlarına değerlendirdi. Müslim, “Şimdi sıra Türkiye’de, onlar hangi adımı atacaklar. Önderlik nasıl tüm sorumluluğu üstleniyorsa, Türk devleti de sorumluğu üstlenmeli…” dedi.
Suriye’nin kuzeydoğusundaki aktörlerle çağrıyı değerlendireceklerini ve bir yol haritası çizeceklerini belirten Müslim, “Özgürlükler gelişirse biz de silahlarımızı elbette kenara bırakabiliriz. Önder Öcalan bunu da PKK’nin kongresine bıraktı. Kongreyi toplayıp gerekli görürlerse silah bırakıp kendilerini feshedecekler. Silah bırakma kararı partinin alacağı karardır. Kendilerini fesh etme kararı yine PKK’ye aittir. Önder Öcalan bu sorumluluğu alacağını söylüyor. Önderlik ‘kararı kongrede siz alın’ diyor. Şimdi Türkiye’nin alacağı kararlar var. Kuzey ve Doğu Suriye olarak durumumuz farklıdır. Suriye Rejimi ile ne yapacağımıza dair yöneticilerimiz oturup kararlarını vereceklerdir” ifadelerini kullandı.
ABD destekli SDG lideri Mazlum Abdi, Washington’daki bir basın kulübünün toplantısına video konferans yoluyla katılırken Öcalan’ın çağrısının ”Suriye’deki Kürtlerle ilgili olmadığını Türkiye’nin iç politikasıyla ilgili olduğunu” söyledi. Abdi, SDG’nin silah bırakmayacağını belirtti.
YPG / SDG Lideri Mazlum Abdi: Öcalan’ın çağrısı PKK’ya, bize değil
PKK lideri Öcalan’ın silah bırakma çağrısının yankıları sürerken, bir açıklama da Suriye’nin kuzeyini kontrol eden SDG’den geldi.
Suriye’nin kuzeyinde geniş bir alanı kontrol eden, Halk Savunma Birlikleri (YPG) ağırlıklı Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) lideri Mazlum Abdi, Perşembe günü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrının ardından önemli bir açıklamada bulundu.
ABD’nin başkenti Washington, DC’de SDG’nin düzenlediği bir konferansa internet üzerinden katılan Abdi, Öcalan’ın silah bırakma çağrısının SDG’yi içermediğini belirtti.
Örgüte yakınlığıyla bilinen Yeni Yaşam gazetesinde yayınlanan bir haberde Abdi’nin Öcalan’ın çağrısının “PKK’ya yönelik olduğunu” belirttiği yazıldı.
Haberde ayrıca Abdi’nin “Çağrı doğrudan bizim bölgemiz için değildi. Güney Kürdistan’a ve diğer her yere gönderdiği mesajı bize de gönderdi” ifadelerini kullandığı belirtildi.
“PKK ile Türkiye arasındaki ilişki ve barışın sağlanması, bölgemiz üzerinde de etkili olacaktır. Eğer bu süreç başarılı olursa, bunun bize olumlu bir etkisi olacak ve Türkiye’nin bölgemize saldırmak için hiçbir bahanesi kalmayacak.”
Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin PKK’nın Suriye kolu olarak tanıdığı YPG / SDG unsurlarına karşı Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı operasyonlarını düzenlemişti.
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın uzun süredir beklenen açıklaması, Halkların Özgürlük ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) vekilleri tarafından aynı gün erken saatlerde İstanbul’daki Elite World Hotel’de gerçekleştirilen “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” toplantısında okunmuştu.
Açıklamada Öcalan, örgüte silah bırakma çağrısında bulundu. Açıklamanın tamamı şu şekilde:
Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı
“PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.
Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.
Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir. Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir.
Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır.
Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır. Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir.
Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır. Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum.
Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir. Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim.”
Bahçeli’nin çağrısı
İktidar Cumhur İttifakı ortaklarından Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun” diyerek, İmralı Cezaevi’nde bulunan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) lideri Öcalan’a çağrıda bulunmuştu.
“Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın,” diyen Bahçeli, “Umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın” sözlerini dile getirmişti.
“Terörsüz bir siyaset” için sorumluluk almaya hazır olduklarını belirten Bahçeli sözlerine şöyle devam etti:
“Herkes ittifak halindeyse değil elimizi, gövdemizi taşın altına koymaya hazırız. Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın.”
Bahçeli, “Milletimizin ayak bağların kalıcı olarak çözmenin kim bilir belki de ilk adımını atmış olacağım” ifadelerini de kullandı.
Bahçeli bir hafta önceki parti grup toplantısında da yine Öcalan’a seslenerek, “Terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin” demişti.
Şubat 1999’da Kenya’nın başkenti Nairobi’de yakalanan Öcalan’ın Türkiye’ye getirildiği sırada “Ben ülkemi severim. Annem de Türk’tü. Bir hizmet imkanım olursa yaparım. Türkiye’ye dönünce hizmet edeceğim” sözlerini hatırlatan Bahçeli, PKK liderinin “silahları bırakma” yönünde talimat vermesini istemişti.
Türkiye’de çözüm süreci
Çözüm süreci, Türkiye’de 2013-2015 yılları arasında PKK ile Türk devleti arasında başlayan müzakereleri ifade ediyor. Bu süreç, Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek amacıyla başlatılmıştı.
Sürecin temel unsurları arasında, silah bırakma, demokratik reformlar ve Kürt kimliğine yönelik hakların genişletilmesi yer almaktaydı. PKK lideri Öcalan, bu müzakerelerde kilit bir figür olarak rol almıştı. Ancak 2015’te çatışmaların yeniden başlamasıyla çözüm süreci fiilen sona ermişti. Bu dönem, Türkiye’deki siyasi dinamiklerde önemli değişimlere neden olmuştu.
28 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kurulan PKK, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Fransa, Türkiye ve pek çok başka devlet tarafından terör örgütü kabul ediliyor.
PKK militanları, 40 yıla yakındır sürdürdükleri saldırılarda, resmi rakamlara göre 15.000’e yakın kişiyi öldürdü.
PKK lideri Öcalan, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı 1999 yılından beri, Marmara Denizi’ndeki İmralı Cezaevi’nde bulunuyor.
Kaynaklar: Anka, Euronews