Değerli Bilim Adamı Prof. Dr. Ramazan Demir’in kitabının adı “Örgütlü Cehalet”.
Özellikle gençlerin mutlaka okumaları gereken bir eser. İyi ki Profesör Demir gibi yetişmiş, cesur, doğruları Türk Milletiyle paylaşan vatanseverlerimiz var.
Hayatı hile, yolsuzluk, yalan, hırsızlık, ve riya üzerine inşa edilmiş bazı politikacıların kitabında “Yok, Yoktur” ifadesi, ana slogan olarak yazılıdır.
Bunu, her ne pahasına olursa olsun, yapar ve uygularlar. Eğitimleri belli-belirsiz, işlerinde başarısız bireylerdir. Çoğu kez alaylıdırlar ve bir kısmı da SAHTE DİPLOMALARLA gün gelir tırmanışa geçerler.
Sokak kabadayılığı ve kap-kaç zihniyeti esas alındığı için, bu ayıplarını örgütlü bir şekilde savunurlar. Toplumu kandırmak ve aldatmak için “iyi niyetli” gibi görünmek kabiliyetleri vardır.
Önce küçük çapta, dar alanda gruplar oluşturup ufaktan ticaret yaparlar, orada ticaretin tüm hilelerini öğrenir ve uygularlar. Bir yandan da, özellikle gençlik yıllarında Cumhuriyetin kazanımlarını, çağdaşlaşmanın ana ilkelerini kendilerine düşman olarak görürler.
Cumhuriyetle onun kurucularıyla, milli kahramanlarımızla kavgalıdırlar. Devletin kadrolarına sızmak için meslek şovenizmi, hemşerilik kozunu kullanırlar.
Kin ve nefret yüklü karanlık beyinlerin irin kusan sohbetlerine katılırlar.
İllegal izbe odalarda, inlerde Cumhuriyet düşmanlığı öğrenirler.
Dimağları demokrasinin, insan haklarının, medeniyetin, çağdaşlığın yaşanmaz değerler olduğu telkiniyle gelişir. Cumhuriyetin kazanımları, özellikle Atatürk İlke ve Devrimlerini gölgelemek için her yolu mubah sayarlar!
Halka, gerçek din olan indirilmiş din yani Kur’an Dini yerine, uydurulmuş dini telkin ederler. Bu, Araplaştırma ideolojisinin bir sürecidir. Arap kültürünü, geleneklerini, adetlerini “Din” diye halka anlatarak kandırırlar. İşte bu sistem, “Örgütlü Cehaletin” önemli bir boyutunu oluşturur.
Bu kafalar öyle bir yere gider ki ülkede, Atatürk için “zurnanın son deliği” diyen kriptoların, Atatürk’ün annesi için ağza alınmayacak küfürler, iftiralar eden nesebi karışık ahmaklar çoğalmasına sebep olur.
Ve maalesef, Kurtuluş Savaşında “Keşke Yunan Kazansaydı” diyen saray soytarıları toplumda itibar görür hale gelir!
Aziz Türk Milleti;
Örgütlü Cehalet, metastaz yapmaya çok uygun kanserli hücreler gibidir.
İnsanlarımızın iyi niyetlerinden, kutsal din duygularından yararlanıp kolayca gelip yerleşirler, insanları Allah ile aldatıp, çabuk çoğalırlar. Gitmeleri de çok ama çok zor olur. “Tamam, bunlar ehven-i şer, şimdilik bunlarla beraber
olalım da, sonrasına bakarız demek, Azrail’le şaka yapmaya benzer.
Yıllardır tarikat ve cemaatleri izleyen ve bunlarla mücadele eden bir kişi olarak, iddia ile söyleyebilirim ki, tarikat ve cemaatlere bir kez bulaşanlar, isteseler de artık çıkamazlar. Hele “Örgütlü Cehaletin” en tepe noktasında olanlar, siyaset yoluyla gücü ellerine geçirdiler mi, asla kopamazlar. Ancak, “görevli” olarak uzaklaşmış görünürler ve gittikleri yeri de kendilerine benzetirler…
Şimdi size bir soru soracağım! Lütfen sakince düşünün ve öyle yanıt verin!
Örgütlü Cehaletin ülkemizdeki liderleri ve onların emperyalist patronları ile yıllarca birlikte çalışmış, onlara şartsız biat etmiş, milyonlarca ölüme yol açacak politikaları, yıkımları, tecavüzleri, soygunları hiç düşünmeden uygulamış, ülkemizin milyonlarca sığınmacı ile stratejik işgalini planlayıp uygulamış kişilerin, birdenbire, geldiği yerle düşman olması sizce mümkün müdür?
Adım gibi biliyorum ki, asla mümkün değildir. Peki, gerçek nedir?
Örgütlü Cehaletin siyasi partisi olan AKP’nin, Türk Milletindeki itibarının bittiği artık görülmüştür. Yönetime “Ulus Devlet-Üniter Yapı-Atatürk İlke Devrimlerini yeniden Türk Devletine monte edecek bir parti gelmesin” diye, onun yerine light bir örgütlü cehalet sayılabilecek bir yapıyı Türk Milletinin başına getirmek amacıyla hazırlanmış bir emperyal planın uygulamasıdır, bu yapılanlar, bu çakma ittifaklar…
İşte DOĞRU Parti olarak bizim mücadelemizin gerekçesi budur.
DOĞRU Partiyi “Muhalefete, muhalefet etmekle” suçlamalarının nedeni budur!
Dünden bir örnek verelim;
İsmailağa Cemaati olarak bilinen “dini holdingin” başı, Mahmut Ustaosmanoğlu hastaneye kaldırıldı.
İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Erhan Usta, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve Gültekin Uysal’ın “Geçmiş olsun” tivitlerini lütfen okuyun. Anayasamıza göre kurulması yasak bir cemaatin liderini hangi mertebelere çıkardıklarını görün!
Önümüzdeki günlerde, şimdilik gizli yürütülen AKP-Öcalan görüşmesi ile, Davutoğlu Babacan-Selahattin Demirtaş görüşmesinin sonuçlarını ve yeni bir
“Çözüm Süreci” olarak topluma dayatılacak bir “İhanet Sürecini yaşayacağız!
Bunlar mı, her yıl bir milyon bebenin, Taliban militanı olmasını engelleyecek?
Bunlar mı, kadın-erkek eşitliğini sağlayacak?
Bunlar mı Atatürk’ün çağdaş yolunda yürüyecek?
Bunlar mı Laiklik ilkesine sadık kalacak?
Bunlar mı Ulus Devlet ve Üniter Yapıya sahip çıkacak?
Her millet, müstahak olduğu rejimle yönetilir. Karar da, takdir de Türk Milletinindir.
Bizler DOĞRU Parti olarak birer KUVVACI gibi mücadelemize devam edeceğiz.
Yazıyı Atatürk’ün sözleri ile bağlayalım;
Ehven-i Şer, en kötü şerdir!
İhanetin nedeni olmaz, fakat bedeli olur. O bedel bir gün mutlaka ödetilir…
Sağlık ve başarı dileklerimle
Rifat Serdaroğlu / 07 Haziran 2022