ÇÜK, genelde “Çok Ünlü Kişi” demek için kullanılır.
Buna bazen “VIP” (Very Important Person- Çok önemli kişi),
Nihat Sırdar da “GÖT” der. (Gerçekten Önemli Topluluk)
Bu isimleri niçin verdim, merak ediyorsunuz değil mi?
Herhalde bu yaştan sonra ağzımızı bozup, karizmamızı çizdirecek değiliz ya, elbette bir sebebi var.
Efendim, “ÇÜK” bundan böyle Türk Yargı Sisteminin içine girmiş bulunmaktadır!
20 Nisan 2015’te “DEVLETİ DE KİRLETTİNİZ” diye bir yazı yayınlamıştım.
Yaklaşık 8 YIL önce. Yazıyı okumak isteyen, (Rifat Serdaroğlu- Devleti de Kirlettiniz” adıyla internetten bulabilir.
Orta Anadolu’nun şirin bir ilçesinin C.Savcısı, bu yazıyı okumuş, ya işsizlikten
ya da terfi etmek istediğinden “Cumhurbaşkanına Hakaret” iddiasıyla hakkımızda soruşturma başlatmış! İddianamede Cumhurbaşkanının adı sadece bir yerde (aşağıda açıklayacağım) geçmesine rağmen, Yargıç, Cumhurbaşkanı kelimesini görünce şraak diye davayı açmış!
Türk Adalet sistemi şimşek hızıyla çalıştığı için, 8 yıldır bu davaya girip çıkıyoruz.
Özet olarak yazının konusu şu;
“Türk Devlet sisteminde CB-Bakan-MV-Paşa- Hanımları veya Çocukları diye bir makam yoktur. Bunlar Devlet Görevlilerine emir veremezler, devletin araç-misafirhane- insan gücünü kullanamazlar. Valiler, bunları karşılayamaz, devlet olanaklarını onların emrine veremez. Bu açıkça nüfuz kullanmaktır ve suçtur, diyoruz ve Bilal Erdoğan’ın yaptıklarını anlatıyoruz. Ve soruyoruz;
“CB RTE baban olmasa, elin Arabı sana 100 Milyon Dolar BAĞIŞ yapar mıydı? Milletin malı olan arsa ve arazileri, Belediyeler senin vakıflarına bağışlar mıydı?” Yazı böyle devam ederken devlet bürokrasisine soruyoruz;
Tek meziyeti Tayyip Bey’in çükünden düşme olan bu çocuğun karşısında nasıl selam durursun be Vali, be Komutan?
Gördüğünüz gibi, CB’nın adı sadece bu cümlede geçiyor. O da hakaret değil.
Son duruşmada yeni atanmış olan Savcımız Kadın! Kadınlarımızın böyle önemli yerlerde görev yapmalarından bizler onur duyarız, onlarla iftihar ederiz!
Ama bu Savcı, o ilin AKP İl Yönetiminde çalışmış bir Avukat imiş. Onu kolundan tutup MÜLAKAT denen sahtekarlıkla Savcı yapmışlar, o da görevini yapıyor.
Avukat Dostum ve ben ısrarla Savcıya soruyoruz;
“Madem cezalandırılmamızı istiyorsunuz, önünüzdeki yazımda hangi kelimeler veya cümleler hakaret içermektedir? Bunu bize söylemek zorundasınız ki, bizde ona göre savunmamızı yapalım!”
Savcı Hanım, yazıyı eline aldı okudu, bir daha okudu ve hazine bulmuş gibi, işte bakın “Tek meziyeti Sayın Cumhurbaşkanının çükünden düşmek olan” demişsiniz. İşte bu cümle Sayın Cumhurbaşkanına hakarettir, dedi!
Savcı Hanım, bunun neresi hakaret? Anadolu’da, kahvede oturan iki arkadaşın önünden bir genç geçse, biri diğerine sorar? Len kimin bu çocuk? Öteki yanıt verir; Osman’ın çükünden düştü bu, onun kızanıdır, der. Böyle hakaret olur mu? Özür dileyerek çük kelimesini ilk siz kullandığınız için soruyorum, yoksa Sayın Cumhurbaşkanının çükü “Kamusal Organ mı” oldu, diye sordum?
Savcı Hanım sustu, Yargıç önüne baktı ve yaz kızım dedi. Duruşmanın… tarihe ertelenmesine…
Türkiye’de Yüksek Yargı mensupları, en deneyimli-kıdemli Yargıçlar, darbe sayılacak bir çatışma içine girmişler, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı açıkça yargıda parayla adalet dağıtıldığını ilan ediyor, bazı yargı mensupları da CB’nın çükünün kamu malı olup olmadığını tartışıyor.
Onu bunu bilmem, ben hukukçu değilim. Ama Türk Hukuk literatürüne
“CB Çükünü” sokan ilk kişi benim. İstanbul Barosu eski Başkanı Sayın Muammer Aydın Bey, DOĞRU Parti Genel Başkan Yardımcısıdır. Ödülümü Sayın Muammer Aydın üstadımdan istiyorum. Haksız mıyım?
Sağlık ve başarı dileklerimle
16 Aralık 2023
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı