KÜRDİSTAN DEVLETİNE DOĞRU / ÖZGÜR ÖZEL’E ÇOK ÖNEMLİ UYARI

rifat serdaroğlu

2025 Şubat’ta yayınlanan yazımı, bu kez okunması dileğiyle tekrarlıyorum!

Ulus Devletin temellerini her gün kopardılar, yıktılar, hukuku bitirdiler, insanları korkutmak için cezaevlerine attılar. Soydular, çaldılar insanları açlığa mahkum ettiler. Sonunda, Barzani Başkanlığında BİRİNCİSİNİ, YPG Başkanlığında İKİNCİ parçasını kurudular. Türk Devletine yapılabilecek en büyük ihaneti yaptılar ve hala ihanete devam ediyorlar!

Aziz Türk Milleti;
Bu yazı, önümüzdeki dönemde DOĞRU Parti tarafından başlatılacak
“Devr-i Sabık” yani hesap sorma faaliyetinin hukuksal manifestosunun temeli olacaktır…

Devletlerin, tarihlerinden ve coğrafyalarından kaynaklanan ve asla değişmeyen temel politikaları vardır. Olaylar hangi yönde gerçekleşirse gerçekleşsin, o devletin var olması ve yaşaması için bu politikaları değişmez, değişmemeli!
Fakat o devletin başına, “İhanet” ile yoğrulmuş, yabancı devletlerin oyuncağı olmuş, cahil yöneticiler gelirse, devletin temel politikaları saptırılır ve sonuç
o ülke için felaket olur!

İsrail Devletinin “Büyük İsrail Projesi” denilen stratejisi, Oded Yinyon tarafından “Dünya Siyonist Dergisinde” yayınlandı. İsteyen alır, okur!

ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi” ise “Amerikan Silahlı Kuvvetler Dergisinde” Ralph Peters imzasıyla yayınlandı. İsteyen alır, bunu da okur!

Bu iki planın bölgeye, İslam Dünyasına ve Türkiye’ye etkileri için başka ve önemli kaynak da 39 bölümden oluşan “TANAH” ve bunun ilk 5 bölümü olan “Tevrat’tır.

Tevrat’tan beslenen bu iki projenin temeli, İsrail’in çevresindeki Müslüman ülkelerin parçalanarak, kontrol edilebilir küçük devletçiklere bölünmelerini sağlamak ve bölgenin tüm zenginliklerine el koymaktır. Özellikle SU kaynakları!
Bunun için önce Evanjelizm yaratıldı. Tanah/Tevrat ile İncil, “Kitab-ı Mukaddes” adıyla birleştirildi. Hedef Hıristiyan ve Yahudi toplumlarını din kutsalları altında birleştirerek, Ortadoğu’daki emperyalist kıyımın çirkinliğini kutsal bir örtü ile gizleyip, kamuoyu desteği sağlamaktı…

BOP ve BİP (Büyük İsrail Projesi) planlarının en hassas bölümü ve olmazsa olmazı Kürdistan Projesidir! Yıllardır bu plan, ABD-İngiltere-İsrail tarafından ilmek-ilmek örüldü!

Emperyal devletlerin yönettikleri Kürdistan projesinin iki elemanı vardır.
-PKK’nın patronu Öcalan,
-Peşmerge patronu Barzani!
1990’a kadar Özal, sadece çıplak ve zavallı bir Peşmerge olan eşkıya Barzani’yi “Özerk Kürdistan Bölgesel Yönetim Lideri” yaptı. Ona “Kırmızı Pasaport” verip, dünyayı dolaşmasını sağladı. Eline Türk Devletinin pasaportunu, cebine Türk Milletinin parasını koydu!
PKK 1. Körfez savaşından sonra (2 Ağustos 1990) sayısı on binleri aşan silahlı bir örgüt haline geldi. Özal; ABD- İsrail- İngiltere çizgisinde hareket ederek, küresel güçlerin yanında yer aldı! Özal eceliyle ölmese idi, muhtemelen Yüce Divan’da yargılanacak ve Ağırlaştırılmış Ömür Boyu hapse mahkum edilecekti!

2003 yılındaki 2. Körfez Savaşı sırasında (20 Mart 2003) dönemin Başbakanı Erdoğan, izlediği Özal benzeri politika ile Barzani’yi “Kürdistan Federe Devleti Başkanı” konumuna yükseltti. Bununla da yetinmeyen Erdoğan, Barzani’yi AKP Kongresine davet ederek “Onur Konuğu” ilan etti. AKP’liler Barzani’yi
“Türkiye seninle gurur duyuyor” diye alkışlayıp, bağırlarına bastılar!
PKK ise tüm dünyada silahlı güçten daha fazla siyasi gücüyle anılır oldu.
Erdoğan’ın izni ile, PKK bölgede kilometrelerce barikat-tünel inşa etti.
Erdoğan’ın Suriye politikası ise, kurulacak Kürdistan Devletinin Suriye ayağının planlanandan önce oluşmasını sağladı…

Tüm bunlar, kendi ulusal çıkarlarımızı yok saymak ve ulusal bütünlüğümüzü parçalamak için yapıldı. Yani ihanetin dik alasını yaptılar!
Bazı insanlar niçin kendi ülkelerine ihanet ederler?
Bu sorunun yanıtını yine Büyük Atatürk’ün sözlerinde buluyoruz;
“İhanetin nedeni olmaz, bedeli olur. Bu bedel bir gün mutlaka ödettirilir…”

Eski Ülkücü yeni Saray Türkücüsü Abdullah Bahçeli, siz bunları bilmezsiniz
değil mi? Yoksa siz Netanyahu’nun yardımcılığına da aday mısınız?

Sağlık ve başarı dileklerimle

25 Mayıs 2025

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı

ÖZGÜR ÖZEL’E ÇOK ÖNEMLİ UYARI

Size ve önceki Genel Başkanınıza defalarca söyledik. Bizi dinlemediniz, sizi ilk fırsatta satan Küresel Çetenin elemanları DEM’Cİ dinlediniz.
Bizleri dinlemediniz, Siyasal Ümmetçi olan ve AKP’nin tüm hırsızlıklarına göz yummuş Davutoğlu ve Babacan’ı dinlediniz. Bizi dinlemediniz, “Türkiye’ye “Said-i Nursi” gibi bir önder gerek diyeni dinlediniz. Bizi dinlemediniz ama Erdoğan’ın yamağı olan, yakında da MHP’nin başına oturtulacak Akşener’i dinlediniz. Geldiğiniz noktadan memnun musunuz?

AKP, Türk Devletini yıkmak için, PKK Narko-Terör Örgütü Başı cani ile anlaşmadı mı? Bu tuzak için ömrünün sonuna gelmiş, ihaneti sindirmiş olan Abdullah Bahçeliyan’ı kullanmıyor mu?

Biliyoruz ki, “Gizli Tanık” rezilliği ile Belediye Başkanlarınızı ve kadrolarınızı usulsüz tutuklatıp, “Türk Devletini-Ulus Devleti-Üniter Yapıyı” çökertecek sözde “YENİ ANAYASA” için sizi sıkıştırıyorlar!
Eğer, tutukluların tahliyesi karşılığında, bu tuzağa düşer ve Yeni Anayasayı destekleyecek bir tutum alırsanız, Türk Devletini ve Türk Milletini kurban vermeye karar vermişsiniz demektir. Gücünüz yeter mi? Asla yetmez.
Ama Cumhuriyetin kurucu partisi olduğunu söylediğiniz CHP’ye en büyük kötülüğü yapmış olursunuz.

Bu kumpastan çıkmak için çareler var.
Cumhur İttifakı adlı “Organize Suç Çetesi” ile müzakere değil MÜCADELE etmeye karar verirseniz, davet edin görüşelim…

Yakın tarihten bazı gerçek bilgileri hatırlamanız temennisiyle…

Dünyanın hiçbir Ulus Devleti, kendisinden silahla veya silahsız olarak “Toprak ve Egemenlik” talebine bulunulmasına karşı, kayıtsız kalamaz.
Türk Devleti, yıllardır İran kaynaklı “Dinci Terör” ve ABD-AB-İSRAİL destekli “Kürtçü-Bölücü-Dinci Terör” ile boğuşuyor. Bu insafsız ve Küresel çete destekli kalkışmaya Türk Milletinden başka hiçbir devlet dayanamazdı. 54 bin insanımızın hayatı, 400 Milyar Dolarımız çalındı. Hala da kaybetmeye devam ediyoruz. Bunlar yetmedi 13 Milyon sığınmacının tüm yükü de, Eşbaşkan AKP ve Davutoğlu tarafından sırtımıza yüklendi!
Türk Devleti olarak gösterdiğimiz bu direncin mutlu sona ulaşması, toplumun desteğini kazanmakla olur. Bu yüzden siyasetçiler ağızlarından çıkacak her söze çok dikkat etmelidir. Aklı başında bir siyasetçi, ne söyleyeceğini değil, ne söylemeyeceğini bilmek zorundadır.
Hele, başta Yüksek Yargıyı FETÖ’ye teslim eden Sadullah Ergin ve 36 tane Cumhuriyet ve Atatürk düşmanını MV olarak TBMM’ye sokan CHP’yi yönetenler, üç-beş oy almak uğruna, Türk Milletinin çoğunluğunun gönüllerini kırarlarsa, çok acı sonuçlarla karşılaşırlar.

1980 yılı başında, İKÖ’nün (İstanbul Kültür Ocağı veya halk dilinde İslam Kurtuluş Ordusu) Akıncı yöneticileri, İran’dan aldıkları talimat gereği, tebliğ (bilinçlendirme) ve cemaatleşme (örgütlenme) aşamalarını atlayarak “Savaş” dönemini başlattılar.
İran destekli Akıncılar özellikle İstanbul Fatih-Aksaray çevresinde Ülkücülerle, diğer semtlerde ise silahlı sol örgütlerle çatışmaya başladılar. Kamuoyunu alt-üst eden suikastlar dönemi böylelikle başlamış oldu!

Humeyni’nin İslam Fedaileri gibi örgütlenen Akıncılar, Humeyni’nin “Türkiye İmamı” Ali Ekber Mehdipur’un yönlendirmesiyle “Müslüman Silahlan”, “Kahrolsun demiyoruz, kahredeceğiz” sloganlarını afiş olarak duvarlara yapıştırmaya başladılar!

9 Nisan 1980’de İstanbul-Çeliktepe’de Akıncı gençlerden Münir Kaya (!) öldürüldü. Onun cenazesinden dönen Akıncılardan Mustafa Geçol ile Necip Kural da pusuya düşürülerek öldürüldü! Necip Kural’ın Küçükçekmece’deki cenazesinde, Milli Selamet Partisi İstanbul İl Gençlik Kolu Başkanı R. Tayyip ERDOĞAN bir konuşma yaptı. Akıncılar, cenaze dönüşünde askerle çatıştılar, içlerinde Erdoğan’ın da bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı!
Kadir Mısırlıoğlu, Sebil adlı yayın organında Erdoğan için “İslamcı gençliğin değerli lideri” başlığı attı!

Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak verdiği bir yemekte sağ tarafına, her konuşmasında Atatürk’e ağır hakaretlerde bulunan bu fesli şarlatanı oturttu!
45 yıl önceki Humeynici dava arkadaşının Saraydaki yemekte Erdoğan’ın yanında niçin oturtulduğunu, tüm Hizbullahçı Katillerin ve Sivas Canilerinin cezaevinden neden serbest bırakıldığını şimdi anladınız mı?

Bu uzun girişi, Erdoğan’ın fikri olgunlaşması sırasında Humeyni’nin etkisinde kaldığını ve önümüzdeki günlerdeki hedefinin İran tipi “Federe İslam Devleti” olduğunu bir kez daha belirtmek için yazdım.
Bir radikal siyasetçi kolay-kolay fikir değiştirmez, değiştirtmezler!
24 yaşında ne ise 40 yaşında da 50 yaşında da 71 yaşında da aynıdır…

Erdoğan’ın, Humeyni’nin İslam Devrimine gidişini ve sonrasını örnek aldığını görmek mümkün. Yeter ki bakmasını bilelim…

Humeyni’nin en güvendiği silahlı örgüt, acımasızlığıyla ün yapmış “İslam Fedaileri” örgütü idi. Bunlar, Humeyni’nin emirlerine karşı çıkanları kafalarını keserek cezalandırırlardı!
*Erdoğan, “SADAT” denen kuruluşun başkanı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’yi kendisine danışman yaptı ve ona “İslam Anayasası” hazırlattı. Sadat’ın anlamı Seyyid kelimesinin çoğuludur. Bu kuruluşun çok sayıda genci, fedai olarak yetiştirdiği iddia edilmektedir.
Bazı siyasi partilere saldırıp toplumu sindirmeye çalışan “Osmanlı Ocakları” da Erdoğan’ın desteklediği bir kuruluştur. AKP’ye yakın mafya grupları bu kuruluşlarla yakın ilişki içindedir!
15 Temmuz’da, sadece emir aldığı için orada bulunan askerlerin kafasını kesenler, bu iki gruptandır. Bir hukuk devletinde “Kafa Kesmek” ne demektir? Bir iktidar bu olayların üzerini nasıl kapatır? Bu kafa, Menemen’de Asteğmen Kubilay’ın kafasını kesen meczup katillere sempati ile bakan kafadır!

-Humeyni halkı yanına çekmekte zorlanınca önce İran Ordusunu etkisizleştirmeye başladı. Sipah-İslam Fedailerini subayların üzerine yolladı. Çarşıda, pazarda binlerce subay katledildi.
“Darbeci” ve “İslam Düşmanı” diye yaftalanan binlerce subay ordudan atıldı.
*Erdoğan Başbakanlığı sırasında 11 yıl boyunca FETÖ’nü destekledi. Cemaatin Savcı ve Yargıçları Türk Ordusuna KUMPAS kurarak, Türk Ordusunun komuta kademesini çökertti. Eski Genelkurmay Başkanı “Terör Örgütü” kurmak suçlamasıyla zindana atıldı. Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın oluru ile, Türk Devletinin kozmik odasına girildi!

-Humeyni, İran’daki üniversitelerin tamamını kapattı. Direnen gençlerin çoğunluğu öldürüldü. Ancak üç sene sonra üniversiteler, Mollalar yönetiminde İslami esaslara göre eğitim vermek üzere açıldılar.
*Erdoğan, Her türlü fikir tartışmasının yapıldığı özgür üniversiteyi hiç istemedi. Üniversiteleri kendi isteğine göre düzenlemeye çalıştı. 23 yılın sonunda Rektörlerin tamamına yakını onun adamı oldu! KHK’lerle, Rektör atamalarını kendi yetkisine aldı. 15 Temmuz’dan bu yana binlerce öğretim üyesi üniversitelerden uzaklaştırıldı. Rektörler HİLE ile İmam Hatiplilerden atandı.

Aziz Türk Milleti;
Görmesini bilene, tarihi doğru kaynaklardan okuyana, Türk Milletini tanıyana bu gidişin varacağı yer bellidir; Hür dünyadan kopuk, bir bölümü, İSRAİL DİN DEVLETİNİN emrine girecek “Kürdistan Devleti” olacak Federe Ümmet Devleti!
Bu gidişin sonu çok kötüdür. Herkes aklını başına alacak…

Sağlık ve başarı dileklerimle

24 Mayıs 2025

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı

BEYİNSİZ İNSAN OLUR MU?

BEYİN, tüm doğadaki en büyük iki sırdan biridir.
Ağırlığı yaklaşık 1,5 kilo olmasına rağmen, Güneş Sistemimizdeki en karmaşık nesnedir. Bilim insanları, binlerce yıldır bu sırrı çözmek için uğraştılar.
Fakat başarılı olamadılar. Bu sebepten geçmiş 4000 yıla “Karanlık Çağ” derler…

Son yirmi üç yılda beyin hakkında öğrendiklerimiz, tüm insanlık tarihi boyunca öğrendiklerimizden çok daha fazladır. Artık Bilim İnsanları, MRG (Manyetik Rezonans Görüntüleme) taramalarını kullanarak beynimizde dolaşan düşünceleri okuyabiliyorlar. (Michio KAKU)
Bilim İnsanları tamamen felçli hastaları bir bilgisayara bağlayabiliyor, ve bu sayede hastanın beynine bir çip yerleştirerek, internette gezebilmesine, e-posta yazıp okuyabilmesine, bilgisayar oyunları oynayabilmesine, tekerlekli sandalyelerini kontrol edebilmelerine, ev aletlerini kullanabilmelerine ve mekanik kolları çalıştırabilmelerine olanak sağlayabiliyorlar.

Esas önemli olan, beyindeki sinir yollarının tamamen çözülmesiyle birlikte, artık ZİHİNSEL HASTALIKLARIN köklerinin kesin olarak anlaşılabilir ve bu kadim hastalık için bir tedavi de gerçekleştirilebilecek olmasıdır.
İnsanlık olarak, Bilim İnsanlarından bu çözümü hasretle bekliyoruz.

Bu buluş insanlık tarihinin en önemli buluşlarından biri olacaktır.
Böyle bir buluştan sonra “Hastalıklı Beyinlerin” belirlenmesi mümkün olacak ve bu kişilerin, devletlerin yönetimlerinde yer almaları engellenebilecektir.
Bir an için böyle bir teknolojiye sahip olduğumuzu düşünürsek, sizce Hitler-Mussolini- Ömer El Beşir-George Bush Jr- Kaddafi-Esad-Saddam- Deli İbrahim-Damat Ferit Paşa-Trump gibi hastalıklı beyinler yönetimde olabilirler miydi?
Elbette olamazlardı!
Böylelikle büyük bir olasılıkla insanları kırıp geçiren savaşlar bile olmayacaktı…

Değerli Okurlar;
2002 yılından beri Türkiye Cumhuriyetini dertten derde sürükleyen, her gün başımıza yeni bir bela çıkaran AKP üst yöneticilerini, böyle bir kontrolden geçirsek kaç tanesi geçer not alırdı acaba?
Bu konuda herhangi bir yorumda bulunmam tıbben ve etik olarak mümkün değildir!

Amma, 23 yıldır bunlar sayesinde yaşadığımızın rezillikleri, göz göre göre Türk Devletinin soyulmasını, insanların birbirine düşman edilmesini, Milli Eğitimden Arapçı eğitime geçilmesini, dünyaca ünlü Bilim İnsanları heyetine göstersek inanın bize şunları söylerlerdi;

“Sizin yöneticilerinizi makinaya sokmaya hiç gerek yok. Bu icraatları yapanlar beyinlerini tamamen kaybetmiş kişilerdir. Beyinleri yok hükmündedir!
Bizleri esas şaşırtan, her seçimde bunlara oy vermekte ısrar eden kitledir.
Milyonlarca insanın beyinlerini kaybederek “Beyinsiz” durumuna düşmeleri ilmen düşünülemez.
Olsa olsa siz millet olarak toplu “Beyin Felcine” tutulmuş olabilirsiniz.
Bu derdinizin çaresi maalesef biz bilim insanlarında değildir.
Çare kendinizsiniz, çare sizsiniz.

Sağlık ve başarı dileklerimle

23 Mayıs 2025

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı

Exit mobile version