Sonsöz Gazetesi‘nin kurulduğu tarih olan 1999 yılında, dönemin genel yayın yönetmeni Ahmet Siraç Fakirullahoğlu‘nun silahlı saldırıya uğramasının ardından gazeteye gelerek kalkan olan, Fethullahçı oluşumla güçlü kalemini kullanarak savaşan, sahibi olduğu lojisik firmasını kapatarak çeşitli özel kurumlarda yönetici olarak çalışan korkusuz gazeteci Mehmet Göre son yolculuğuna uğurlandı.
Kalemini kırmayan duayen gazeteci bir süredir yaşadığı sağlık sorunlarına yenik düştü. Siyasi, sosyal çalışmaların içinde uzun yıllar yer alan duayen Mehmet Göre, Pendik Sahil Camisi’nde öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından, Orhanlı Mezarlığı’na defnedildi. Gazeteciyi son yolculuğunda eşi, oğlu, torunu başta olmak üzere akrabaları, dostları ve sevenleri yalnız bırakmadı.
1959 doğumlu olan Mehmet Göre, bir çocuk ve bir torun sahibiydi.
Işıklar yoldaşı olsun.
SONSÖZ GAZETESİ
Mehmet GÖRE‘nin Bir Makalesi: SÖZ BİTİNCE, SESSİZLİĞİ DİNLE
(18 Mayıs 2019)
Siyasi yazıdan kaçınayım derken, gelişmeler zorunlu kılıyor. Dün oy alacağını zannedip, PKK’nın yardakçısı HDP’dir ve onunla işbirliği yapıyor diye karşı tarafı suçla, yemeyince yani seçilemeyince dön baba dönelim seçime gidelim söylemiyle HDP’ye yanaş ve PKK’nın lideri faşist Apo’ya kurtar bizi demeye başla.
Günümüzde faşizme geçit olmadığını görüyor, saf vatandaşları hamaset söylemiyle vatan, millet, sakarya diyerek kandırıyorlar, vatandaş da her numaralarına kabul diyor ve şak şakı çakıyor. Yahu sürekli zik zak çizen ve senin bir oyun için sirk maymunu gibi hareket ederek seni kandırmaya çalışan bu siyasilerden kurtulmayı bir düşünün, omurgası olmayan ve tek sermayesi din olan bunlardan bir şey olmayacağını ne zaman anlayacaksın.
Bazı tipler var ki, bunlar omurgasız olduğu için, Atatürk diye paradaki Atatürk fotoğraflarını biriktirerek senin gözünün boyanmasını sağlayan bu tipler, her Atatürk dedikçe kasadaki paralarını düşündüğünü hatta kasalarındaki o paraların senin cebinden hileyle, alavere ve dalavereyle alınmasına seyirci kalıyorsun. Yolda yürürken gasp edilmesine tahammül edemediğin gibi, kendi elinle bu dolandırıcılara teslim ediyorsun. Kendinin ve ailenin geçimiyle değil, bu dolandırıcıların seçimiyle uğraşıyorsun. Aile yapısının çağdaş görünümüne bakıp demokrat diyorsun, seni seçimden seçime adam yerine koyunca bunlar demokrat diyorsun, kusura bakma ama o anda zokayı yiyorsun. Yani oltaya takılıyorsun dostum. Hâlbuki onların bir yakını da farklı siyasi parti destekçisi olduğundan kim kazanırsa kazansın diyor. Onlar için yazı ya da tura değil, paranın bulunmasıdır. Tek sermayesi dolandırmak olan bu tiplerin, bir ayağı borsada, bir ayağı mecliste ve bir ayağı da sendedir dostum. Onlar sacayağını kurmuşlar, kestaneni çizmekle pardon kebap yapmakla uğraşıyorlar. Sen ise namusum diyebileceğin oyuna sahip çıkmıyorsun. Tuttuğun takıma ve namusuna söz söyletme ama kestaneni kavuranlara teslim et. Olmaması gereken bir durumu sorgula yahu. İktidarı da, muhalefeti de aynı dediğin an düşünmeye başlamış ve gücünün farkına varmaya başlamışsındır…
Siyasiler sizin nabzınızı ölçer ve ona göre davranır. Tipik satış ve pazarlama yöntemidir. Ya sen, bir düşün bunların ciğerini okuman lazım, sadece seçimden seçime sarılanlar, seçimden sonra seni unutmaktalar hatta seni iliğine kadar sömürmektelerdir. Bir düşün ve kendine bir bak, adamların kimlerle yola çıktığına ve yoldakilerin tekrar seçilmek için her türlü taklayı attığına ve seni takla atmaya zorladığını bir düşün, sorgula ve ona göre hareket et. Onlar yolda olduklarından, daha doğrusu senin sırtına binerek yolunu bulacağına emin, yani onlar yollu ve seninde katkı vermeni bekliyorlar. Tek yol kapitalizm diyorlar yani.
Örneğin birini tanıyorum, ismimden bahsedecek diye Yusuf Yusuf ses çıkardığını da biliyorum. Eski bakanın kız kardeşini almakla, iktidara yalakalık yapmakla kurtulacağını zannediyorsun ama yemezler. Bu satırların yazarının evrimleşebilme özelliğini, her türlü koşullarda dik durabildiğini en iyi sen bilirsin. Neden İstanbul, Ankara, gibi büyükşehirlerde kaybettiğini sorguluyor ve düşünüyorsan, bu dolandırıcı tiplere bak ve anla artık. Sen yataklık yaptığın sürece bataklık diye bağırmaya hakkın yok…
Sonsöz olarak, seçimi yok etmeyi beceri zannedenler, aslında geçimi kendilerine bağlı, biat etmene bağlı olduğunu zannediyorlar. Bunun böyle olmadığını ve kendin olman için fırsat çıktığını artık anla ve kendine güven dostum. Bunların görevi sömürmekse, senin de tavrın sömürülmemek olduğunu kanıtla.
Mehmet GÖRE