Kilit Taşı, çok eski tarihlerden beri köprü-kubbe yapımında kullanılan, yapıların ortasındaki ağırlığı ve dengeyi sağlayan taşa verilen isimdir.
Kilit Taşı kullanmanın en güzel örneklerini Mimar Sinan vermiştir.
Kilit Taşı, üzerine binen ağırlık kadar aşağıda ve yanda bulunan taşlara baskı yapar. Komşu taşlar da, bu basıncı toprağa veya yere kadar iletirler.
Üzerine ne kadar ağırlık binerse binsin, Kilit Taşı iyi yerleştirilmiş ve sağlamsa bu kubbeli yapı ayakta kalır. Bu sistem bilinen taşıyıcı sistemlerinin en güçlüsüdür.
Bu çağda Türk Milletini bir arada tutan kilit taşı, Cumhuriyet ve Demokrasidir!
Dinimiz-Dilimiz-Tarihimiz-Milliyetimiz-Vatanımız-Bayrağımız bu yapının harcıdır.
Tüm bu harcı, ayakta tutan kilit taşı, evrensel değerlere saygılı, kişi hak ve özgürlüklerine, bilime ve akla dayalı, laik, sosyal hukuk devleti Cumhuriyet ve Demokratik Rejimdir.
Fakat Kilit Taşı olarak “Cumhuriyet ve Demokrasi” değil de, harcı oluşturan değerlerimizden sadece biri veya başka bir yol seçilirse, yapı çöker ve birliğimiz bozulur, ülkemiz emperyalist devletlere yem olur!
2002 yılından beri vatanımızda yaşadığımız sıkıntıların, başımıza gelen belaların tümünün sebebi, bizi bir arada tutan kilit taşı “Cumhuriyet ve Demokrasi” yerine, başka bir şey koyma çabalarının sonucudur.
Ülke yönetimini teslim ettiğiniz kişi veya kişilerden oluşan partinin, kendileri Demokrat değilse, onlardan Demokrat olmasını nasıl bekleyeceksiniz ki?
İşte bizim sıkıntılarımızın püf noktası buradadır…
Satın alınmış veya esir edilmiş basın mensubu tetikçiler yıllardır Türk Milletini uyutmak, kafaları karıştırmak uğruna bu gerçeğin üzerini hep örterler.
TV ve radyolarda saçma sapan programlarla, nereden çıktığı bilinmeyen fikir fahişelerinin oyunlarıyla ve çeşitli algı operasyonlarıyla Türk Milletine
pembe bir dünyada yaşadığı havası yaratıldı. Ta ki 31 Mart’a kadar!
31 Mart’ta Türk Milleti kararını açıkça belirtti ve AKP’yi ikinci parti konumuna oturttu.
Erdoğan, AKP’nin sahibi-kurucusu-tek yöneticisi-lideridir!
Soru şu; Tek adam ERDOĞAN DEMOKRAT MIDIR?
Bu soruya “Evet Demokrattır” diyen biri çıkarsa ona ilave sorular sorulmalıdır.
-Erdoğan kendisine, şartsız itaat yani biat edilmesini ister mi?
-Erdoğan’da ve partisinde, tartışma- araştırıp inceleyerek sorgulama- lideri veya adamlarını eleştirme- parti içi demokrasi ve önseçim var mıdır?
Erdoğan’ı eleştirmeye kalkanın sonu, İsmailağa Cemaatinde, kafası mermerlere vurularak linç edilen adamınki gibi olur!
Cemaat ve Tarikatları koruyup-kollayan kişi Demokrat olabilir mi?
Demokrasiye-hukukun üstünlüğüne-kuvvetler ayrılığına-kadın erkek eşitliğine-kişi hak ve özgürlüklerine-insanların savunma haklarına saygı göstermeyen birine asla demokrat denemez.
Yani Erdoğan asla ve asla Demokrat değildir. Ya da onun, adına Demokrasi dediği ucubenin, Evrensel Demokratik Rejimle uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Türkiye’de 2002 yılından beri, adı “Göstermelik Demokrasi” denen bir oyun oynanmaktadır. Tuhaf ve anlaşılmaz olan durum ise, demokrasiyi, menzil olarak Federe Ümmet Devletine götürecek bir araç gibi gören AKP iktidarının bu oyununa CHP ve MHP yönetim kadrolarının, “Gönüllü figüran” olmalarıdır!
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Erdoğan tarafından Taksim Meydanına çıkarılmayıp, AKP Genel Merkezine girmesine izin vermesiyle başlayan süreç, her ne kadar “Yumuşama” olarak nitelendirilse de, yapılan Deniz Baykal ile başlayan, Kılıçdaroğlu ile pik yapan “Erdoğan’ın Yolunu Açma” projesinin günümüzdeki versiyonudur.
Ahmet Necdet Sezer’e danışılan, toplantı sonrası Türk Milletine açıklama yapılmayan, sadece Kılıçdaroğlu’na bilgi verilen ilginç ziyaretin, Erdoğan’ı “Anayasal Çerçeveye” çekeceğine yani Laik-Sosyal Hukuk Devletine, Cumhuriyetin kuruluş değerlerine ve evrensel demokrasinin temel ilkelerine
bağlı hale getireceğine kim inanıyorsa ya salaktır, ya da kişisel beklentileri için
partisini ve vatanını satan haindir…
Sağlık ve başarı dileklerimle
05 Mayıs 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Eş Genel Başkanı