Fener-Rum Ortodoks Patrikhanesi ve Heybeliada Ruhban Okulu, bizim “KADROLU DERTLERİMİZDEN” biridir.
Zaman zaman başımız sıkışınca, elimiz dara düşünce ısıtılır ve bizi yaralamak için dünya gündemine sunulur.
Özellikle, bazı Padişahların ve günümüzdeki gibi cahil siyasetçilerin yönetimlerinde, Patrikhane baş kaldırır, canımızı sıkar!
“Kabuğu düşmeyen yara iyileşmezmiş!”
Hadi kabuğu kaldıralım ve Tarih cahili ve Türk Milletini sevmeyen bu Cumhur İttifakının ne yapmak istediğini ortaya çıkaralım.
Cumhuriyet Öncesi;
Ortodoks-Rum Patrikhanesi İstanbul’da 550 yılında Havariyyun Kilisesinde kurulmuştur.
İstanbul’un fethinden sonra Fatih, Rusya’nın Ortodokslar üzerindeki dini etkinliğini kırmak için, doğru bir karala Ortodoks-Rum Patrikhanesinin devamına izin vermiş ve maddi olarak desteklemiştir.
Havariyyun Kilisesi yıkılınca (Fatih Camii buraya yapıldı) Cemaatten gelen talep üzerine, 1455’te Pammakaristos Kilisesine geçmiştir. (Bugünkü Fethiye Müzesi)
Sonra, Fener’deki Meryem Ana Ayazması ve Ayvansaray’daki Aya Dimitri Kilisesine geçti.
1602’de Aya Yorgi Kilisesine (Bugünkü Fener-Rum Patrikhanesi) faaliyetlerine devam etti.
Osmanlı döneminde 3 adet Patrik asıldı!
Patrik 1. Kiril; Cizvitler ile Kalvinci’ler arasındaki ölümüne kavgada, Rum Tebaa arasına nifak soktuğu gerekçesiyle, 1638’de Sultan 4. Murat tarafından astırıldı.
Patrik 3. Parthenius; Eflak ve Boğdan Voyvodalarının isyanında, kışkırtıcılık
yaptığı gerekçesiyle, Sultan 4. Mehmet emriyle Köprülü Mehmet Paşa tarafından 1657’de astırıldı.
Patrik 5. Gregorius; Patrik, Megalo İdea yönünde faaliyet gösteren, “Etnik-i Eterya” Cemiyetinin merkezini İstanbul-Balat’a taşıdı. Mora isyanına Patrikhanenin Papazları öncülük etti. Yüz Binden fazla Müslüman-Türk katledildi. Patrikhanede silahlar bulundu. 1821 yılında Sultan 2. Mahmut’un emri ile, Patrikhanenin ORTA KAPISI (Kin Kapısı) önünde astırıldı. Bu kapı aynı yerde, aynı konumda bir Türk Yetkili asılıncaya kadar, Patrikhane tarafından kapatıldı!
Cumhuriyet Sonrası;
Türk Hükümeti Lozan’da Patrikhanenin Türkiye dışına çıkartılmasını istedi. Ancak Batılı Devletlerin tümü kabul etmedi!
Lozan’da Karar;
Patrikhanenin Hukuki Durumu;
-Patrikhane, Türkiye Cumhuriyetindeki Rum-Ortodoks azınlığın dini ihtiyaçlarını karşılayan yerel bir dini kurum kabul edilir.
-T.C. Devletinin Resmi Hukuki Yorumuna göre; Lozan Antlaşması, Patrikhane’nin “Ekümenik-Evrensel” sıfatını ve uluslararası bir statü iddialarını TANIMAMAKTADIR. Türkiye, Patriği yalnızca İstanbul’daki Rum-Ortodoks cemaatinin dini lideri olarak görür ve Patrik ile Patrikhanenin Türk Kanunlarına tabi olduğunu kabul eder.
Patrik, Türk Devletinin Tapusu olan Lozan Antlaşmasındaki kesin tavrına rağmen, yurtdışı gezilerinde (Ekümenik) sıfatını kullanmaktadır.
Bildiğiniz gibi, Dünya Ortodokslarının, hemen her ülkede Patrikhaneleri vardır. Bunların en büyüğü (Cemaat olarak) Rusya’dadır. Rusya, Patriğin Ekümenik’lik iddiasını asla kabul etmemektedir. İsrail’deki Ultra-Yahudiler (Harediler) dahil dünyadaki birçok ülke, patriğin Ekümenik’lik iddiasına şiddetle karşı çıkmaktadır.
Bunları bildiği halde, Patrikhane neden olmazda ısrarlıdır?
Hatırlarsanız, yakın bir zaman önce Patrik, Papa’yı ziyaret ederek, Katoliklerle aralarındaki binlerce yıllık kavgayı bitirmek istediğini açıkladı.
ABD’yi arka planda yöneten Evanjelist’ler ve büyük sermaye sahipleri, “Ter Dinli bir Dünya” ve binlerce bölünmüş “Şehir Devleti” olan bir dünya istemekte ve yıllardır bu konuda çalışmaktadır.
Tarihi, Köroğlu-Battal Gazi gibi resimli roman zanneden AKP Yönetimi de “Dinler Arası Diyalog” ve “Medeniyetler Buluşması” denen tuzaklara kapılmış ve bunların peşine takılmıştır.
Yapılmak istenen, Türkiye’de aynen VATİKAN DEVLETİ gibi, özerk bir bölge oluşturmak ve Türkiye’yi bölme çalışmalarına buradan devam etmektir.
Kimler Türk Devletinden, Ekümenik’lik -Özerklik- istiyor?
Rum-Ortodoks Patrikhanesi/ Bölücü-Kürtçüler/ Araplar/Suriyeli Sığınmacılar…
Buradan bir kez daha UYRIYORUZ!
Kimse, LOZAN ANTLAŞMASININ TEK HARFİYLE OYNAMAYA KALKMASIN.
Ne iktidarın, ne Karun Komisyonunun, ne de satılmış Bölücülerin gücü buna yetmez. Eğer böyle bir ihanete başvurulursa, Türk Milletinin direnme hakkını kullanmasına kimse engel olamaz.
Artık bu cennet vatanda, kötülerin-hainlerin suçlarının cezasını, Türk Milleti çekmeyecek…
Sağlık ve başarı dileklerimle
28 Eylül 2025
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
PAPAZ DA CUMHUR İTTİFAKINDA!
Cumhur İttifakının görünen yüzü; AKP/MHP/HÜDA PAR/YRP/BBP/DSP adlı partilerden oluşmuştur.
Görünmeyen yüzünde ABD/İSRAİL/ÖCALAN-DEM/COLANİ/MAZLUM ABDİ vardır. FETÖ, Cumhur İttifakından atılınca, ittifak Papazsız kalmıştı.
ABD’li yeni Papa PREVOST’UN talimatıyla ve Trump’ın ısrarıyla Patrik BARTHOLOMEOS da, Cumhur İttifakının görünmeyen yüzüne katıldı.
CB Erdoğan’ın ABD ziyareti sırasında, ne tür mal alımları (Uçak-LNG-Nükleer Malz) yapıldığını BİLMİYORUZ.
Bunlara karşılık CB Erdoğan’ın Türk Milletinin malı olan hangi değerlerimizi verdiğini de BİLMİYORUZ.
Türk Milletine, TBMM’ne, Türkiye’nin Kurumlarına sorulmadan, bilgi verilmeden yapılan tüm maddi ve mala dayalı anlaşmalar iptal edilebilir veya şartları iyileştirilerek yenilenebilir.
Fakat öyle bir kumpas var ki, Cumhur İttifakı eğer bunu yaparsa tüm Haçlı Seferlerinin bu coğrafyaya verdiği zararın fazlasını vermiş olur.
Bu kumpas bizi savaşa-parçalanmaya-yok olmaya kadar götürebilir.
Trump’ın dillendirdiği CB Erdoğan’ın da “Yaparız” dediği
Heybeliada Ruhban Okulunun özerk bir yapıyla tekrar açılması ve Papaz’ın EKÜMENİK sıfatına kavuşmasıdır. (Yarın bu konuyu yazmaya çalışacağız)
Cumhur İttifakı eğer böyle bir yola başvurursa, Türk Devletinin tapusu olan LOZAN ANTLAŞMASINA KARŞI BİR YOLA GİRMİŞ OLUR.
Bu yol Türk Milletini sonunda savaş olacak bir kaosa, kendilerini de doğrudan Divan-ı Harbe götürecek bir yol olur.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinde hiçbir Hükümet-Parti-Koalisyon-Kurum LOZAN ANTLAŞMASININ bir harfine bile dokunamaz. Dokunan Yanar!
Herkes aklını başına toplasın. Bu yola sapanı ne Trump-ne Türkiye’ye açıkça hakaret eden ABD Büyükelçisi, ne de İsrail kurtarabilir…
Biz boşuna “Türkiye Bir CİHAN DEVLETİDİR” demiyoruz.
Binlerce yıllık tarihimiz var. Bugün kendisini dünyanın Jandarması olarak gören, Başkanlık makamında durgun zekalı birinin oturduğu Amerika Devleti 4 Temmuz 1776’da kuruldu.
ABD henüz 7 yaşında iken, MOZART 11 no’lu piyano Sonatını yani TÜRK MARŞINI yazmış ve insanlığa armağan etmişti!
Aziz Türk Milleti;
LOZAN ANTLAŞMASINI, parlamentosunda onaylamayan tek devlet ABD’dir.
1908’de ABDÜLHAMİT döneminde, ABD ile Chester İmtiyaz Antlaşması imzalandı. Buna göre;
1)ABD, Osmanlı Coğrafyasında demiryolları hatları döşeyecek.
2)”ABD-Osmanlı Şirketi” döşenen demiryollarının işletmecisi olacak.
3)Demiryolu hatları boyunca, 20 Km sağı ve solu olmak üzere tüm MADENLER ve ARKEOLOJİK kalıntıların hakları şirkete ait olacaktı.
Araya 1. Dünya Savaşı girdi. Anadolu işgali, Türk Kurtuluş Savaşı ve sonunda LOZAN Antlaşması geldi.
ABD’NİN Lozan’ı tanımak için tek şartı vardı. TBMM’NİN Chester Projesini kabul etmesi!
ABD ile görüşmeler sürerken, Refet Bele ile ABD heyeti proje üzerinde anlaşırlar ve anlaşma TBMM tarafından aceleyle onaylanır.
Gazi Paşa, anlaşmanın onaylanması sırasında Mecliste yoktur. Akşam zabıtları okuyan Gazi Paşa anlaşmayı görür ve yırtar atar. Ertesi gün TBMM anlaşmayı iptal eder. ABD Heyeti çılgına döner. Ve 1927 yılında ABD Senatosunda yapılan oylama ile, Lozan Anlaşmasının kabulü reddedilir!
CB Erdoğan, “Nereden Nereye” sözünü çok kullanır ya!
Türk Milletin Madenlerini, tarihi eserlerini ABD’ye karşı savunan Gazi Mustafa Kemal Paşadan, Türk Milletinin “Kıymetli Madenlerini” ABD’ye peşkeş çekmekten utanmayan Cumhur İttifakına…
Allah hepsinin layığını versin!
Sağlık ve başarı dileklerimle
27 Eylül 2025
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
