Uyanık adamın biri, aslanla kuzuyu aynı kafeste yaşatacağını iddia eder!
“Yapamazsın! Bu mümkün değil” derler.
“Deneyeyim de görün” der, uyanık…
Ve hayvanat bahçesinde deneme başlar!
İtiraz edenler bir hafta sonra gelip bakarlar ki, aslan ile kuzu aynı kafeste!
“Bunu nasıl yaptın” diye hayretle adama sorarlar?
O da yanıt verir;
“Çok basit! Her gün kafese yeni bir kuzu koyuyoruz!”
AKP’yi dört kişi birlikte kurdular!
Babadan çok zengin olan Bizim Aslan, helal parayı verdiği için patron o oldu!
Gerçeği en çabuk Abdülletafet gördü ve kendiliğinden kaçtı.
Sırayla “Özgül Ağırlık” itildi, arkasından “Huber Kardeş” dışlandı…
Birlikte yola çıkan siyaset arkadaşlarının tamamı, kendisinin beceriksizliği yüzünden olan her başarısızlığa teker-teker kurban verilerek, kapının önüne bırakıldı.
Bu arada tekme-tokat dövüldükten sonra atılan Sadrazamlar da oldu.
Harcanan üst düzey memur sayısı ise, Karacaahmet Mezarlığındaki nüfusu ikiye katlayıp geçti bile!
11 yıl boyunca birlikte aşk yaşadıkları FETÖ Silahlı Terör örgütü ile avantayı paylaşamadıkları için saç saça, baş başa kavgalı bir şekilde boşandılar. İkisinin de yüzü gözü kan içinde kaldı.
17/25 Aralık’ta tüm pislikler ortaya döküldü, 4 sadrazam istifa etti, sadrazam veletleri milyonlarca Ceneviz Altınıyla cezaevine girdi. FETÖ’cuların ne inleri ne de cinleri kaldı. FETÖ’yu devlete sokan sadrazamlar dışarda kaldı, keyif aldılar,
üç aylık tüfeksiz piyadeler, darbeci diye müebbet hapis aldı!
Bir zaman “Cankuş” oldukları “Akil İnsanlar” vardı. Ceplerine para, altlarına araba verildi, lüks otellerde ağırlandılar. Sözüm ona çözüm sürecini hayata geçireceklerdi. Önce kendileri çözüldüler ve Bizim Aslan alayını kapının önüne koydu.
Her seçim öncesi, desteği istenen katil terörist vardı! Bu defa kardeşi aracılığıyla destek istendi. Hesap tutmayınca adamı Irak’a, Barzani’nin yanına kaçırdılar.
Herkes ya uzaklaştırıldı ya da terk etti gitti Bizim Aslanı. Şimdilik bir kişi kaldı!
O da taa belediyeden adamı, “İhale uzmanı ve karakutu” 1000 Ali idi!
İstanbul seçimlerinde aday olanın kim olduğu da karışık bir işti!
Her yerde Bizim Aslan konuşuyor, her şeye o karar veriyordu. 1000 Ali’nin varlığı ile yokluğu anlaşılmıyordu! Hatta seçim sırasında bir hafta kayboldu ama kimse farkına bile varmadı.
Onun bileti de “Çok basit, çaldılar” saçmalamasından sonra kesildi. Azerbaycan’da kaza yaptı, kafa üstü 50 metre asfaltta süründü, kafasına yeni deri yapıştırıldı ama bu operasyon bile mankurtlaşmasına engel olamadı, sonra da “unutulmuşlar” adındaki, millet bahçesine gönderildi. Seçimi kaybeden ise zavallı 1000 Ali oldu. Üstelik zuladaki hırsızlık parasına Aslan el koydu!
Bizim Aslan, yedi-yedi doymadı!
En sonunda Darphane’nin Başkanını da yedi. Kendi getirmişti, kendi yedi.
Gerekçe bizlere, “yapması gerekeni yapmadı” diye söylendi! Artık zampara damada rağmen neyi yapamadıysa!
Bizim Aslan, ömrü boyunca kendisine sunulan sadece, bir kuzuyu yemedi!
Daha doğrusu, yemek istemedi!
Her kabine değişikliğinde, sonradan yenmek üzere önüne sürülen Prof. Buhran adlı bir kuzuyu bir türlü beğenip yemedi! Prof. Buhran, kuzu-kuzu yenmeyi beklerken, zorla dörtkolluya bindirildi…
Değerli Okurlar;
İnsan yemeye alışanları bekleyen korkunç bir son vardır.
Eninde sonunda, kendi kendini yemek!
Anadolu’da bu konuda söylenmiş sözler vardır!
-Yedi yedi doymadı, boşansın da semerini yesin!
-Yaktı bizi, yedi bizi, başını yesin inşallah! (İnsan kendi başını, kendi ağzıyla nasıl yer ki? Ağzı kafasında değil mi?)
Bizim Aslan, neyi yer neyi yemez bilemem ama, emri hak vaki olduğunda onun helvasını herkes düğün-bayram ederek yiyecek!
Arkasından da diyecekler ki;
Ne kendi etti rahat ne millete verdi huzur, yıkıldı gitti cihandan, gayrı dayansın ehli kubur…
Sağlık ve başarı dileklerimle 29 Ocak 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Eş Genel Başkanı