HABLEMİTOĞLU Cinayeti Davasında Tahliyelere İtiraz Edildi

hablemitoglu
Ankara 29. Ağır ceza mahkemesi, Dr. Necip Hablemitoğlu cinayeti davasında 28. Ağır ceza mahkemesince verilen tahliye kararlarını hukuka uygun olduğuna karar verdi. Mahkeme savcılığın sanıkların serbest bırakılması itirazını reddetti.

Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesi, Necip Hablemitoğlu davasında Levent Göktașʼın arasında bulunduğu 6 sanığın tahliye edilmesine ilişkin savcılığın yaptığı itirazı reddetti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu cinayetinin tetikçiliğini yaptığı iddia edilen Ahmet Tarkan Mumcuoğlu ve FETÖ sanığı Enver Altaylı’nın da aralarında bulunduğu 6 sanığın tahliye edilmesine itiraz etmişti.

Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesi, savcılığın yaptığı itirazı reddetti. Mahkeme kararında itirazın reddine ilişkin neden olarak “Verilen tahliye kararlarında usul ve yasaya aykırı herhangi bir husus bulunmadığı anlaşıldığından” ifadeleri yer aldı.

Davanın savcısı Zafer Ergül, karara itiraz etti. İtirazı reddeden Ankara 29. Ağır ceza mahkemesi, verilen tahliye kararlarını hukuka uygun olduğuna karar verdi.

Davanın kilit isimlerinden emekli Albay Levent Göktaş‘ın avukatı Hüseyin Ersöz kararla ilgili olarak şunları söyledi:

“28. Ağır ceza mahkemesinin tutuklu bulunan 7 sanığın da tahliyesine karar vermiştir. Kazakistanlı emekli albayın ifadeleri tahliye kararında etkili olmuştu. Savcı karara itiraz ettiği için davaya 29. Ağır ceza mahkemesi baktı. İtirazı değerlendirdi ve tutukluluk halinin kaldırılmasını yerinde buldu.”

Avukat Hüseyin Ersöz açıklamasını şöyle sürdürdü: “bu karar kesin niteliktedir. Mahkemenin yaptığı suç duyurusu ile gerçek faillerin tespiti ve yargı önüne çıkarılması gerekiyor. Yıllardır devam eden soruşturma bir yalancı tanık ve varsayımlarla, cinayet günü Kazakistan’da olan bir tanığa yüklenmeye çalışıldı. Eminim ki gerçek failler kapalı kapılar ardında yaşananları tebessüm ederek takip etti. Bu cinayeti faillerini ortaya çıkarmak yargının namus borcu olmalıydı ve halihazırda da böyle. Kamuoyu vicdanı ancak bu şekilde tatmin olabilir.”

Kararın tamamı şöyle:

5271 sayılı CMK’nın 100/1. maddesinde belirtildiği üzere, “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir.” Anılan yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere tutuklama kararının ön koşulu kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunmasıdır.

Bu bağlamda, sanıkların savunmalarını alan, tanıkları bizzat dinleyen ve tüm delillere doğrudan temas etmek suretiyle yargılamayı yapan Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesince, kovuşturma aşamasında dosyaya gelen yeni bilgi ve belge içerikleri ile dinlenen tanık beyanları değerlendirilmek suretiyle kasten öldürme eylemini bizzat gerçekleştiği ve asli fail olduğu iddia olunan sanık Ahmet Tarkan Mumcuoğlu yönünden kuvvetli suç şüphesinin kovuşturma aşamasında sanık lehine değiştiği ve suç vasfının değişme ihtimalinin bulunduğu, anılan sanığın hukuki durumuna bağlı olarak kasten öldürme suçuna azmettirme, aracılık etme ve yardım etme gibi eylemleri gerçekleştirdikleri iddia olunan diğer sanıklar Mustafa Levent Göktaş, Enver Altaylı, Fikret Emek, Aydın Köstem ve Nuri Gökhan Bozkır yönünden de suç şüphesinin adı geçen sanıklar lehine değiştiği, mevcut durum itibariyle tutuklu kalmalarının ölçülü olmayacağı ve hak mahrumiyetlerine neden olabileceği hususları gerekçe gösterilerek sanıklar Ahmet Tarkan Mumcuoğlu, Mustafa Levent Göktaş, Enver Altaylı, Fikret Emek, Aydın Köstem ve Nuri Gökhan Bozkır hakkında CMK 109/3-a-b-k maddeleri uyarınca adli kontrol tedbirleri uygulanmak suretiyle adı geçen tüm sanıkların tahliyelerine karar verildiği, bu haliyle sanıklar hakkında Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/05/2023 tarih ve 2022/250 Esas sayılı ara kararı ile verilen tahliye kararlarında usul ve yasaya aykırı herhangi bir husus bulunmadığı anlaşıldığından Cumhuriyet savcısının itirazının reddine.”

Kazakistanlı emekli albayın ifadesi tüm sanıkları kurtardı

Bütün tutuklu sanıkların tahliye edildiği Necip Hablemitoğlu Davası‘nın seyrini sürpriz tanık değiştirdi.
18 Aralık 2002’de evinin önünde öldürülen ve 20 yıl faili meçhul kalan cinayetle ilgili olarak 20 yıl sonra 7 kişi tutuklanmış, Kazakistanlı emekli albayın ifadesinden sonra tutuklu sanıklar 19 Mayıs 2023 günü mahkeme kararıyla serbest bırakılmış, savcı Zafer Ergül, karara itiraz etmişti.

Tarihçi ve yazar Dr. Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde öldürüldü.

Cinayetten yarım saat saat sonra olay yerindeydim. Hablemitoğlu’nun cenazesi karın, buzun üzerimdeydi.

Eşi Şengül Hanım, “Ağlamayacağım, sana kıyanları sevindirmeyeceğim” diyordu. O günlerde devlet yetkilileri “Bu cinayeti çözmek devletin namus borcudur” dediler. Şengül Hanım ve iki kızı, bu borcun ödenmesi için yıllarca bekledi. Gazeteci Zihni Çakır, eski Özel Kuvvetler mensubu Nuri Gökhan Bozkır’ın kendisine anlattığına göre, Hablemitoğlu’nu Özel Kuvvetler mensubu Tarkan Mumcuoğlu öldürdü, kendisi de Tarkan’ı otomobiliyle olay yerinden kaçırdı. Bozkır, Ukrayna’ya gitmişti.

Yoğun çabalar sonucu bu kişi yurda getirildi. Öldürme emrini Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın efsane isimlerinden Levent Göktaş’ın verdiğini öne sürdü. Dana sonra ise bu ifadesini kabul etmedi.

SON DURUŞMADA NELER OLDU?

20 yıllık faili meçhul cinayetin çözülmek üzere olduğu, tutuklu sanıkların ağır cezalara çarptırılacağı bekleniyordu. Ancak geçen hafta yapılan son duruşmada ilginç gelişmeler oldu.

Bu gelişmeyi, Levent Göktaş’ın avukatı Hüseyin Ersöz, SÖZCÜ’ye şöyle anlattı: “Son duruşmada Necip Hablemitoğlu davasında çok önemli bir aşama geçildi. Savcının soruşturma aşamasında bize göre eksik olarak dinlediği bazı tanıkların, duruşmada ayrıntılı bir şekilde beyanları alındı. Bunlardan belki de en önemlisi Kazakistan’da görevli olan, cinayet tarihi olan 18 Aralık 2002’de Tarkan Mumcuoğlu’nun, savcının iddiasına göre Kazakistan’dan yasadışı yollarla Türkiye’ye geldiği ve cinayet işlediği şeklindeydi. Ama bununla ilgili olarak bize göre somut nesnel bir delil ortaya koyamamıştı.”

Av. Hüseyin Ersöz

EMEKLİ ALBAYIN İFADESİ

Mumcuoğlu’nun o tarihte Kazakistan’daki görevi sırasında kurs vermiş olduğu Kazak subaylardan albay rütbesi ile emekli olmuş olan bir asker geldi. O, kursu bizzat Tarkan Mumcuoğlu’nun verdiğini, o tarihte VIP koruma kursu aldığını belirtti. Albay “Kurs aralık ayının başında başlayıp aralık ayının sonunda bitmişti. Tarkan Mumcuoğlu, bu eğitimi verdi. Hatta 23 Aralık’ta kurs bitim belgelerini kendisi verdi. Mumcuoğlu’nun o dönemde yapılan tatbikatta da Kazakistan’da olduğuna tanıklık ederim’ dedi.

3 TANIK DAHA

Tarkan Mumcuoğlu ile beraber Kazakistan’a giden Özel Kuvvetler’de görevli iki astsubay ve bir subay da dinlendi. Onlar da yine Tarkan Mumcuoğlu’nun Kazakistan’dan ayrılmadığını, askeri bir kargo uçağının o tarihte Türkiye’den Kazakistan’a gelmediğini ve bütün eğitim faaliyetlerinin başında Tarkan Mumcuoğlu’nun durduğunu söyledi. Hatta bu astsubaylardan biri ’23 Aralık’ta kurs bitimi belgesi verdiklerini, bu tarihin pazartesi gününe denk geldiğini, bu belgenin en iyi ihtimalle cuma günü imzalatıldığını, imzalatan kişinin Tarkan Mumcuoğlu olduğunu’ söyledi. Yine beyanlarından biri de bu astsubayın söz konusu kurs bitim belgesinin dizaynının üzerinde yaklaşık 2-3 gün çalıştıklarını, Tarkan Mumcuoğlu’nun bu konuda kendisini yönlendirdiğini söyledi. Yani 20 Aralık’ta bu belgeler askeri ataşeye imzalatıldığına, 2 -3 gün de bunun üzerinde  uğraşıldığına göre geriye gittiğinizde yine cinayet gününü yani 18 Aralık’a geliyorsunuz.’ Astsubay da bu sözleriyle Tarkan Mumcuoğlu’nun Kazakistan’da olduğunu söylemiş oluyor.

HEPSİNİN TAHLİYESİNE

Bütün bunların hepsini göz önünde bulunduran mahkeme, Tarkan Mumcuoğlu’nun Kazakistan’da olduğuna dair bir tespitin artık bulunduğunu, diğer sanıkların da Tarkan Mumcuoğlu’yla yani cinayeti işleyen kişiyle irtibatta olduğu iddiasının, iddianamede olduğunu, Tarkan Mumcuoğlu Kazakistan’daysa diğerlerinin Tarkan Mumcuoğlu’yla bağlantısı kurulduğundan dolayı gerçek faillerinin tespit etmeksizin bu kişilerin tutuklu kalması mümkün olamayacağından bahisle herkesin tahliyesine karar verildi.”

28. Ağır Ceza tahliyeleri savundu. İtirazı 29. Ağır Ceza inceleyecek.

ESKİ MİLLETVEKİLİ DE DİNLENDİ

Davanın önemli kanıtlarından biri de 2002 yılında milletvekili olan Ramazan Toprak‘ın tanık olarak dinlenmesiydi. Ramazan Toprak ifadesinde şunları söyledi: “Bu cinayetin işlenme sebebinin Necip Hablemitoğlu’un adının 2002 senesinde MİT Müsteşarlığı’nda geçmesiydi. Albay Mustafa Levent Göktaş’ın da ismi yine aynı görev için geçtiği için Mustafa Levent Göktaş’ın bu sebeple Necip Hablemitoğlu’nu öldürmek isteyeceği hususuydu. İddia makamı buna inandı. Tetikçi olarak nitelendirilen Tarkan Mumcuoğlu’nun cinayet tarihinde Kazakistan’da olmasının yanında, bu meselenin yani Necip Hablemitoğlu‘nun MİT Müsteşarlığı’na isminin geçmesi çok önceki bir tarihe dayanıyordu. Bu çok fazla kişi tarafından bilinmiyordu. Necip Hablemitoğlu, aslında kibarca bu göreve talip olduğunu, Milletvekili Faruk Çelik aracılığıyla Abdullah Gül’e ve Recep Tayyip Erdoğan’a ilettirdi. Hatta Abdullah Gül ile bu konu ile ilgili toplantı yapıldı. Ancak bir iki gün içerisinde konu netleşti ve gündemden kalktı. Bir süre sonra Necip Hablemitoğlu, bana ‘Sizi tanıdıktan sonra AKP’ye bakış açım değişti’ dedi. Benden, Ak Parti milletvekilliği talep etti.”

AYLAR ÖNCE RAFA KALKMIŞ

Avukat Hüseyin Ersöz, iddiasına göre Ramazan Toprak, Hablemitoğlu’nun bu isteğini Recep Tayyip Erdoğan’la paylaştı. Ama Erdoğan bu konuya sıcak bakmadı ve milletvekilliği işi de gündemden kalktı. Ersöz, eski milletvekili Ramazan Toprak’ın açıklamasını şöyle yorumladı: “Aslında Necip Hablemitoğlu’nun MİT Müsteşarlığı meselesinin aylar öncesinden rafa kaldırıldığı ve gündemden kalktığı anlaşılıyor. Böyle bir durumda da yine cinayetin bu sebeple işlenmiş olabilme ihtimali ortadan kalkıyor.

GAZETECİNİN SÖZLERİ

Duruşmada, son olarak Gazeteci Zihni Çakır dinlendi. Çakır’ın ifadesinin soruşturmanın sıhhati açısından önem taşıdığını vurgulayan Avukat Ersöz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Zihni Çakır, soruşturma aşamasının başlangıcında savcının kendisine bir takım evraklar verdiğini, bunları WhatsApp üzerinden davanın bir numarasına ve başlangıçtaki sözde itirafları yaptığı ileri sürülen sonra bu beyanlarından dönen Gökhan Nuri Bozkır‘a ilettiğini söyledi. Yani bir nevi soruşturmanın gizliliği ihlal edildi. Bu dosyanın başlangıçta tanığı, bilgi vereni konumundaki Gökhan Nuri Bozkır‘a iletilerek soruşturma bir anlamda yönlendirildi. Hatta Bozkır’a, savcının e-mail adresinden gönderdiğini ve bu e-mail adresi üzerinden de yazışmaların yapıldığını ifade etti. Bunlarda yine önemli tanıklık noktalarından bir tanesiydi, soruşturmanın sıhhatti  açısından önemliydi. Bunlar tahliye kararının verilmesinde çok önemli etken oldu.”

Hablemitoğlu’nun avukatı Ersan Barkın: Önemli belgelerimiz var

Necip Hablemitoğlu’nun eşi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu’nun avukatı Ersan Barkın, tutuklu 6 sanığın da serbest bırakılmasını SÖZCÜ’ye şöyle değerlendirdi: “Soruşturma Savcısı Zafer Ergün, tahliyelere bir üst mahkemeye itiraz etti. 29. Ağır Ceza Mahkemesi itirazı değerlendirecek. Onun kararını beklemek gerekiyor. Biz, yargılama başladığı andan itibaren sanıkların tutukluluk hallerine ilişkin bir değerlendirme yapmadık. İnsanların özgürlük durumları söz konusu. Mahkeme, mevcut delilleri yeterli görür görmez bu mahkemenin takdiri.”

İddianamede, tetikçi olduğu belirtilen Tarkan Mumcuoğlu‘nun olay tarihinde Türkiye’de olmadığına dair tanık tarafı deliller sundu. Buna karşın hala toplanmayan telefon HTS kayıtlarıyla ilgili deliller, bilir kişi raporları var. İddianamede var olup da sanık tarafının doğru olmadığını ifade ettiği HTS iletişim kayıtları daha sonra mahkemeye Turkcell tarafından gönderildi. Bunların da doğru olduğu saptandı.

Av. Ersan Barkın

Davaya objektif bakmaya çalışıyorum. Biz ‘Bu katildir, bu senin eşini öldürmüştür’ denmesinden memnun olacak değiliz. Gerçekten katil değilse. İnsanlar boş yere cezaevinde yatmasını da istemeyiz.”

Tarkan Mumcuoğlu‘nun Türkiye’de olmadığını dahi kanıtladılar. Bu cinayetin Tarkan Mumcuoğlu Türkiye’de değilse kalan diğer sanıkların hiçbirinin de bu cinayetin içinde değildir biçiminde varsayım doğru bir varsayım değil. Eğer bu varsayım doğruysa Fethullah Gülen firari değil. Bu duruşmada, Türkiye’de tutuklu olsaydı demek ki Fethullah Gülen de tahliye edilecekti. Bu varsayım doğru değil. Bu yüzden bugün mahkeme kararının beklenmesini doğru buluyorum.”

Ne olmuştu? 

Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Nuri Gökhan Bozkır, Aydın Köstem, FETÖ sanığı eski istihbaratçı Enver Altaylı, Fikret Emek ve Ahmet Tarkan Mumcuoğlu ile tutuksuz sanık Mehmet Narin katıldı. Gece saatlerine kadar süren yargılamada, sanık ve taraf avukatlarının beyanını alan mahkeme heyeti, ara kararını açıkladı. Buna göre “yurt dışına çıkış yasağı” ve “haftanın belirli günü imza atmak” şartıyla tutuklu sanıkların tahliyesine hükmeden mahkeme heyeti, duruşmayı 10 Temmuz’a erteledi.

Bu gelişme üzerine ara karara yönelik mütalaasında sanıkların tutukluluk halinin devam etmesini talep eden Cumhuriyet Savcısı Zafer Ergün, tahliye kararına itiraz etti.

Savcı Ergün‘ün mahkemeye sunduğu dilekçede, sanıklardan Levent Göktaş’ın soruşturma aşamasında yurt dışına kaçtığı, gittiği ülkede sığınma talebinde bulunduğu, bir diğer sanık Nuri Gökhan Bozkır’ın ise yurt dışındayken hakkındaki kırmızı bültene istianeden Türkiye’ye iade edildiği hatırlatıldı.

Bu nedenle iki sanığın yeniden firar edebileceklerine dair kuvvetli şüphenin bulunduğu aktarılan dilekçede, ayrıca sanıkların, beyanı alınmamış tanıklara baskı yapabilecekleri, toplanmamış delilleri karartabilecekleri vurgulandı.

Bu kapsamda isnat edilen suçun cezasının üst sınırı ve hukuki durumları dikkate alındığında sanıkların bu aşamada tahliye edilmesinin ölçülü olmadığına işaret edilen dilekçede, söz konusu isimlerin yeniden tutuklanması talep edildi.

Enver Altaylı dışındaki sanıklar tahliye edildi

Mahkeme, dosyaya kazandırılan kurs belgeleri ve tanık beyanlarına dikkat çekerek, “tetiği çeken failin sanık Ahmet Tarkan Mumcuoğlu olmayabileceği” gerekçesiyle sanığın tahliyesine karar verdi. Kararda, cinayeti azmettirme, aracılık etme, yardım etmekle suçlanan diğer tutuklu sanıklar için de “Mumcuoğlu’nun olay zamanı Kazakistan’da olduğunu gösterdiği, bu durumda asıl fail (tetikçi) tespit edilmeden, bağlantıları ortaya çıkartılmadan, bu sanıkların tutuklu kalmalarının ölçülü olmayacağı” değerlendirmesi yapılarak, tüm tutuklu sanıkların tahliyesine hükmetti. Böylelikle, başka suçtan cezaevinde bulunan Enver Altaylı dışındaki sanıklar tahliye edildi. Tahliye kararlarına savcılık itiraz etti.

Hablemitoğlu’nun telefonunda “Yüzbaşı” olarak kayıtlı kişi

Mahkeme, Hablemitoğlu’nun telefonunda “Yüzbaşı” olarak kayıtlı kişinin kimliğinin tespit edilmesini, Hablemitoğlu’nun 14 Aralık 2002 tarihinde Eskişehir’de katıldığı konferansın kamera kayıtlarının getirilmesini de istedi. Kamera görüntülerinde Hablemitoğlu’nun öldürüldüğü gün gittiği marketteki görüntülerde bulunan iki erkek şahsın kendisini takip eden şahıslar olabileceği gözetilerek, bu şahısların konferansa katılan şahıslar arasında bulunup bulunmadığı konusunda rapor hazırlanması da talep edildi.

Tutuklu sanıklar Levent Göktaş, Enver Altaylı, Nuri Gökhan Bozkır, Tarkan Mumcuoğlu, Aydın Köstem ve Fikret Emek, yurtdışına çıkış yasağı ve adli kontrol tedbiriyle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Ancak Enver Altaylı, daha önce FETÖ üyeliği ve casusluk suçlarından hapis cezası aldığından cezaevinden tahliye edilmedi.

(soldan sağa) Levent Göktaş – Ahmet Tarkan Mumcuoğlu – Nuri Gökhan Bozkır

Exit mobile version