Bir toplumu kargaşa içine atmak isterseniz, önce oradaki “Güven Ortamını” yok etmeniz gerekir. AKP’nin bilerek-planlayarak yaptığı budur.
“Ama AKP iyi şeyler de yaptı canım” diyen oğlaklara şunu hatırlatmak isterim.
İktidar, geldiği günden beri Türkiye’de güven ortamını ortadan kaldırmak için elinden gelen her kötülüğü yaptı. Ülkeme bu kötülüğü yapan iktidarın yaptığı “iyi işler” varsa, mecburiyetten veya kendiliğinden olan işlerdir.
Çünkü bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir. Bir toplumda “Güven Ortamı” kaybolmuşsa, orada ne dirlik kalır ne de düzen.
Güven her şeyin başıdır.
AKP İktidara gelmeden önce bakın nasıl yaşardık, hatırlayalım;
Kimse komşusunun etnik kökenini- mezhebini-inanışını bilmezdi. Hepimiz Türk’ü-Kürt’üyle, Sünni’si-Alevi’siyle, Hıristiyan’ı-Musevi’siyle kardeş-kardeş yaşardık. Bu tarikat-cemaat demokratları geldi, önce Türk Devletinin kurucularına saldırdılar. Asimilasyon-İnkâr-Ret politikalarını kaldıracağız, Türkiye’de 36 etnik köken var, hepsi özgür olacak dediler. Kürtçüleri kışkırttılar, bölgelere göre politika yaparak, hassasiyetleri kaşıdılar. Dinimizi siyasete alet ettiler. Oy uğruna tarikatları-cemaatleri devlete soktular. Bölücülerle işbirliği yaptılar. Sonunda kardeş- kardeşe düşman oldu.
Demokrasimizin standardını, tüm Türk Milleti için yükseltecekleri yerde, etnik ayrımcılık yaptılar. Türk Ordusunu kendilerine hedef seçip, çökertmek için her türlü sahteciliği yaptılar.
Hatırlarım, çocukluğumda, “Ağır Ceza Reisi” olan Hâkim Bey caddeden geçerken, esnaf yerinden kalkar, saygı gösterirdi. O zaman insanlar şundan emindiler; “Hâkimler, bana tuzak kurmazlar. Poliste başıma bir dert gelse, Hâkimler beni korur, ben onlara güveniyorum.”
Peki, bu bademler ne yaptılar? Adalet sisteminin içine fitne soktular. Yargıyı iktidarın maşası yaptılar. Toplumun saygı duyduğu-güvendiği-namuslu Hâkim ve Savcılar yerine, kişiliksiz-çoğu cemaat beslemesi- aldığı benzinin bile parasını ödemeyen sepetleri, tetikçi olarak kullandılar.
Şimdi size soruyorum;
Mahkemeye bir işiniz düştüğünde, gönül huzuru ve güven ortamı içinde “Bana bir şey olmaz, Hâkimlere güveniyorum” diyebiliyor musunuz?
İşte söylemek istediğim budur. Türk Milletinin içine fitne sokup, bizi birbirimizden şüphe eder hale getiren, vatandaşını “beğenmeyen ormana gitsin” diye azarlayan bir iktidar, iyi şeyler yapsa ne olur?
İyi yaptığı şeyler varsa başlarına çalınsın…
Komşunun komşuya güveni kalmadı.
Devlete-Hükümete-TBMM’ye güven kalmadı.
Hâkime-Hekime-Hakeme-Hukuka güven kalmadı.
Şimdiki Askere-polise güven kalmadı…
Güven ortamının olmadığı, Hükümetin taraf olduğu, kendi vatandaşına tuzak kurduğu, hırsızlık ve yolsuzluk dosyalarının bizzat iktidarın boynuna asılı olarak durduğu bir hükümete ben güvenmiyorum. Türk Milleti hiç güvenmez ve susmaz. Siz güveniyor musunuz?…
Sağlık ve başarı dileklerimle
05 Şubat 2025
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı
SIRA KIBRIS’TA MI?
Kendi Vatanımızda etrafımız, Türk’e-Türk Devletine-Türk Milletine düşman
Küresel Çetenin “Kadrolu Elemanları” tarafından çevrildi!
Sanki binlerce sülük vücudumuzu sarmış, kanımızı içiyor!
İşin tuhafı; “Aziz Türk Milleti, bak kanını içiyorlar! Senin vücudun Sebil mi? Öleceksin! Ayağa kalk da sana yardım edelim” diyoruz, kimsenin umurunda değil! Adamın arabasının kaportası çizilse isyan eder, bağırır, vatan toprakları göz göre göre satılıyor, başımıza çoraplar örülüyor, tık yok, tık!
Hatırlarsanız, AKP İktidardan düşünce işlediği suçların bazıları için YÜCE DİVAN’A, bazıları için de DİVAN-I HARP’TE yargılanacak, demiştim.
Ege Adalarının, Lozan Antlaşmasına aykırı olarak Yunanistan’a terk edilmesi ve Yunanistan’ın adaları ağır silahlarla donatması, Divan-ı Harp uygulaması gerektirir.
Bu uygulamanın daha ağırını Kıbrıs’ta yaşamaktayız.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Savunma Bakanı Vasilisi Palmas, Kıbrıs Rum Topraklarının, BÜYÜK BİR EMPERYAL SİSTEMİN PARÇASI HALİNE geldiğini ve İSRAİL’in de buna dahil edildiğini söyledi!
Bakan, BAF’TAKİ Andreas Papandreou HAVA ÜSSÜ ile, LİMASOL yakınlarındaki MARİ’DE, Evangelos Florakis DENİZ ÜSSÜNÜN inşaatı süren bölümünün masrafını ABD’nin üstlendiğini açıkladı. Ayrıca üssün kullanımının ABD-AB-İsrail-Mısır-Ürdün- Birleşik Arap Emirliği-Suudi Arabistan’ın kullanımına açılacağını duyurdular.
Bakan, verdiği demeçte; “Yunanlılar kardeşimizdir ama İsrail 3 dakikada yanımızda olur” dedi…
Kıbrıs Rum Kesimi, kime karşı silahlanıyor dersiniz?
Rusya, Çin, Japonya, Danimarka, Norveç’e karşı olabilir mi?
Bize karşı değildir değil mi?
Bize niçin saldırsınlar ki?
Rumlar, çıraklığında Rum bir ustanın yanında çalışmış, Yunanistan Başbakanı ile tercümansız baş başa görüşebilecek kadar Rum’ca konuşabilen, Ege Adalarının akıbetini hiç merak etmeyen, Ege Ordusu gibi Yunanistan’ın korku kaynağı olan 4’ncü Orduyu kuşa çeviren T.C Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan daha iyi dost bulabilecekler mi?
Hem “Mavi Vatandaki” ülkemizin haklarını şimdilik askıya alan, Arama-Sondaj gemilerini “Üşümesinler” diye limanlardan çıkarmayan bir yönetime neden saldırsınlar ki?
Tüm bu ülkemizin aleyhine olacak uygulamalar, bilerek ve planlı olarak yapılıyorsa, uygulayıcıların gidecekleri yer, dünyanın her demokratik ülkesinde “Divan-ı Harp” adlı mahkemelerdir.
DOĞRU Parti Siyasi sorumluluk aldığında, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminde konuşlandırılmış (İngiliz-ABD veya başka bir ülkenin) hava ve deniz üsleri kadar büyüklükte İKİ ADET ÜS kuracaktır…
Bu görev, hem Türk Devleti vatandaşlarının, hem Kıbrıs Türk Devleti vatandaşlarının güvenlikleri açısından şarttır.
Ayrıca Kıbrıs Türk Devletinin kuruluşu sırasında ŞEHİT olan ve yaralanan Gazilerimize, Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’a olan minnet borcumuzdur…
Sağlık ve başarı dileklerimle
04 Şubat 2025
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı