Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık‘ın oğlu Dorukhan Büyükışık‘ın ölümüyle ilgili iddiaların Veryansın TV’de sıkça haber yapılmasının ardından Türkiye’nin gündemine taşınan davada, Adli Tıp’la ilgili dikkat çekici iddialar ortaya çıkıyor.
Veryansın TV ve gazeteci Müyesser Yıldız tarafından yapılan haberlerde duruşmanın seyri ve gelişmeler aktarılıyor.
Veryansın TV’nin Haberi:
Dorukhan Büyükışık’ın şüpheli ölümünde mahkemeden yeni adım
Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık’ın şüpheli şekilde hayatını kaybeden 26 yaşındaki oğlu Dorukhan Büyükışık’ın ölümü araştırılırken, polisin olay yerinde çektiği görüntülerdeki konuşmaları değiştirip düzmece bir rapor hazırladıkları iddiasıyla yargılanan 2 jandarma personeli yeniden hakim karşısına çıktı. Mahkeme heyeti, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Adli Tıp Bilişim Kurumu’ndan söz konusu konuşmaları inceleyip ayrı ayrı rapor hazırlamasını talep etti. Dava 27 Kasım 2024’e ertelendi. Duruşma sonrası açıklama yapan Ethem Büyükışık, “Geldiğimiz aşamada sanıkların, artık ifade edebilecekleri, arkasına sığınabilecekleri hiçbir gerekçe kalmadı” dedi.
2018 yılında hayatını kaybeden 26 yaşındaki oğlu Dorukhan Büyükışık’ın dosyasının bir türlü aydınlatılmadığını söyleyen Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık, oğlunun ölümü araştırılırken delillerin karartıldığını, olayın kapatılmaya çalışıldığını anlatmıştı.
Olayın cinayet olduğunu belirten Ethem Büyükışık iddiasına ilişkin çok sayıda resmî rapor hazırlatmıştı.
Ethem Büyükışık’ın hazırlattığı raporlar; jandarma, emniyet, yargı ve Adli Tıp’ta bulunan bazı personellerin birlikte cinayeti örtbas etmeye çalıştığını ortaya koymuştu.
Jandarma Kriminal Laboravutar Amirliği’nin de polisin olay yerinde çektiği görüntülerdeki konuşmaları değiştirip düzmece bir rapor hazırladığı ortaya çıkmıştı.
Ethem Büyükışık’ın mücadelesi ve “cinayetin katilleri, katillerini koruyanlar ve cinayetin delillerini karartanların adalet önüne çıkarılması” için yaptığı çağrılar Türkiye’nin gündemine yerleşmişti.
SANIKLAR 2. KEZ HAKİM KARŞINDA
Ethem Büyükışık, oğlunun şüpheli ölümünü aydınlatmak için verdiği mücadeleyi sürdürürken, olay yerindeki delilleri değiştirdikleri öne sürülen jandarma personelleri O.K. ve O.B. ile ilgili yeni bir gelişme yaşandı.
2 jandarma personeli, polislerin olay yeri inceleme görüntüleri ve konuşmalarının bulunduğu video ile ilgili hazırlanan raporda tahribat yaptığı gerekçesiyle bugün 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ikinci kez hakim karşısına çıktı.
Ethem Büyükışık’a destek için yakınları duruşma salonunda bulundu.
Duruşmada sanıklar, sanık avukatları, Ethem Büyükışık ve Ethem Büyükışık’ın avukatı söz aldı.
SANIKLARDAN ‘HER İNSAN FARKLI ANLAYABİLİR’ SAVUNMASI
Duruşmada dinlenen sanıklar; ses kayıtlarında bir saptırma yapmadıklarını, kendi çözümlerinin doğru olduğunu ve kelimeleri her insanın farklı anlayabileceğini söyledi.
Kendi hazırladıkları raporda bir yanlışlık olmadığını öne süren sanıklar, ses kayıtlarıyla ilgili mahkeme heyetinin istemi üzerine TRT mensubu 5 bilirkişinin hazırladığı raporu ve Ethem Büyükışık’ın İstanbul Teknik Üniversitesi’ne (İTÜ) hazırlattığı raporu reddetti.
Sanıkların avukatı da bilirkişi raporlarını reddederek başka bir rapor alınmasını talep etti.
İZMİR LİMANI’NDA NELER OLUYOR?
Sanıkların savunmasının ardından söz alan Ethem Büyükışık, “Bu olay tamamen bir suç organize örgütünün eylemidir” diyerek isyan etti.
Oğlunun ölümüyle ilgili soruşturmada bazı polislerin de suç delillerini yok etme şüphesiyle yargılandığını hatırlatan Büyükışık, “Cinayeti işleyenlerin şirketinin İzmir Limanı’nda bazı garip işlere girdiklerini tespit ettiklerini, bu işin de ilerleyen zamanlarda ortaya çıkacağını” söyledi.
SANIKLAR CEZALANDIRILSIN TALEBİ
Büyükışık’ın avukatı ise, ortada 4 tane bilirkişi raporu olduğunu, bu bilirkişi raporlarının üçünde “Emre” isminin geçtiği, ancak bir tek jandarmanın kriminal raporunda “Emre” isminin geçmediğine dikkat çekti. Delilin tamamen karartıldığını söyleyen Büyükışık’ın avukatı, sanıkların cezalandırılmasını istedi.
SES KAYITLARIYLA İLGİLİ YENİ RAPOR HAZIRLANACAK
Mahkeme heyeti ara kararını açıkladı ve dava 27 Kasım 2024’e ertelendi.
Mahkeme, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Adli Tıp Bilişim Kurumu’ndan ses kayıtlarının incelenip rapor halinde yayımlanmasını talep etti.
Söz konusu kurumların gerekirse iki katı personelle çalışılmasına karar verildi.
‘KATLEDİLEN MASUM BİR GENCİN HESABINI SORMAK ÜZERE GELDİK’
Duruşma sonrası açıklama yapan Büyükışık, şunları söyledi:
“Bugün 26 yaşında kendi evine 600 metre mesafede yürüyüş yaparken, sırtına bir inşaat demiriyle vurularak katledilen masum bir gencin hesabını sormak üzere geldik.
Bugün devam etmekte olan 4 ayrı adli soruşturmadan birisi olan Jandarma Kriminal Laboratuvarında sahte ses raporu üreten iki sanığın yargılanmasını ve işledikleri suçları yüzlerine karşı ifade ederek hesabının sorulması için bir araya geldik.
Bugün yapılan duruşmada sanıklar kendileri hakkında mahkeme tarafından görevlendirilen TRT mensubu 5 bilirkişinin raporunu da reddettiler. Böylece bugün Sayın Levent Güner’in raporundan sonra ikinci rapor da mahkeme tarafından tayin edilen bilirkişiler tarafından hazırlanan rapor da sanıklar tarafından reddedildi ve başka bir rapor alınması talep edildi.
‘POLİS MEMURLARINI KORUMAK İÇİN İSİMLERİNİ GİZLEDİKLERİNİ İSPATLADIK’
Ancak biz bu şahısların bunu yapacaklarını tahmin ettiğimiz için İTÜ’den zaten bir ses analiz raporu almıştık. Bu bilirkişi raporunu ve bunun ek raporunu bugün mahkemeye sunduk. Bu sanıkların cinayetin delillerini yok eden, delilleri karartan şüpheli polis memurlarının yargılanmaması için onları korumak ve kollamak için isimleri gizlediklerini ispatladık.
Yapılan duruşma esnasında sanıkların bir önceki duruşmada ve bu duruşmada ifade ettikleri tüm hususların yalan beyandan ibaret olduğunu ortaya koyduk. Bunun bilgi, belge ve kanıtlarını mahkemeye sunduk. Mahkeme gelinen aşamada İTÜ ve Adli Tıp kurumu’ndan ayrı ayrı iki bilirkişi raporu daha istenmesine karar verdi ve duruşmayı 27 Kasım 2024 gününe saat 10.00’a tayin etti.
‘ARKASINA SIĞINABİLECEKLERİ HİÇBİR GEREKÇE KALMADI’
Geldiğimiz aşamada sanıkların, artık ifade edebilecekleri, arkasına sığınabilecekleri hiçbir gerekçe kalmadı. Cüneyt ve Emre isimli polislerin isimlerini soruşturmadan kaçırmaya çalıştıkları, şüpheli başkomiserin ‘yüksekten düştüğü kesindir’ cümlesini, ‘yüksekten düştüğünü düşünmüyorum’ şeklinde, tam ters anlam verecek şekilde değiştirdiklerini açıkça mahkeme de duymuş oldu.
Sabırla 27 Kasım 2024 tarihini bekleyeceğiz ve bu tarihte yapılacak olan duruşmada alınacak olan bilirkişi raporlarını, diğer davalarda olan gelişmeleri de bu davada tekrar değerlendireceğiz.”
DORUKHAN’IN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ VE BİR BABANIN MÜCADELESİ
2018 yılında hayatını kaybeden 26 yaşındaki oğlu Dorukhan Büyükışık’ın dosyasının bir türlü aydınlatılmadığını söyleyen Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık, oğlunun ölümü araştırılırken delillerin karartıldığını, olayın kapatılmaya çalışıldığını ilk olarak Veryansın TV Youtube kanalında Erdem Atay’a anlatmıştı.
Büyükışık, olay yerinde parmak ve vücut izi alınmadığı, var olan parmak izlerinin olay yerindeki polisler tarafından silindiğini ve silinmiş yüzeyler üzerinde fotoğraf ve video çekimi yapılarak sahte delil üretildiğini belirtmişti. Olay yerindeki MOBESE kayıtlarının alınmadığını belirten Büyükışık, görevli polisler tarafından oğlunun telefonundaki parmak izlerinin de silindiğini söylemişti.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Dorukhan Büyükışık’ın şüpheli ölümünün ardından onlarca polis hakkında adli ve idari soruşturma başlatmıştı. Soruşturmada bazı polislerin suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçlarını işlediği somut delillerle ortaya konulmuş olmasına rağmen Başsavcılık, ‘kovuşturmaya yer olmadığına’ karar vermişti.
Oğlunun ölümünü aydınlatmak için mücadelesini sürdüren Büyükışık, Başsavcılığın kararının ardından harekete geçti ve Adalet Bakanlığı’na müracaat ederek “kanun yararına bozma” talebinde bulunmuştu.
Dilekçeyi inceleyen Adalet Bakanlığı, birden çok rapor ve mütalaada Dorukhan Büyükışık’ın ölümünün şüpheli olabileceğine ilişkin değerlendirme ve tespitte bulunulduğunu belirterek İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ‘kovuşturmaya yer yok’ kararının bozulmasını istemişti.
Gazeteci Müyesser Yıldız’ın haberi:
Dorukhan’ın Şüpheli Ölümü Baba Büyükışık’ın, “Göbeğine Kadar Bu İşin İçinde” Dediği Adli Tıp’a Havale Edildi!..
Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık’ın 26 yaşındaki oğlu Dorukhan Büyükışık’ın 6 yıl önceki şüpheli ölümüyle ilgili soruşturmada iki jandarma personeli hakkında olay yeri görüntülerindeki ses kayıtlarına ilişkin gerçeğe aykırı rapor düzenledikleri suçlamasıyla açılan davaya devam edildi. Mahkemenin TRT’den aldığı bilirkişi raporu da yeterli görülmeyince dosyanın önce Adli Tıp Kurumu’na, ardından İTÜ’ye gönderilmesine karar verildi. Bu arada acılı baba Büyükışık, Adli Tıp’a güvenmediğini, ayrıca davanın baş şüphelisi, dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü’nün bugün Bursa Polis Kriminal Laboratuvarı’nın Müdürü olduğunu ve sanıkların sahte rapor almaya çalıştığını öne sürdü. Sanıkların avukatı Ergin Kılıç ise Büyükışık’ın yarattığı algı sonucunda şu anda Türkiye’de herkesin, müvekkillerinin düzmece rapor hazırladığına inandığını, sokakta görülseler linç edileceklerini söyledi.
Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bugünkü ikinci celsesine sanık astsubaylar, emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık ve avukatlarının yanı sıra Büyükışık’ın emekli silah arkadaşları katıldı.
18. Asliye Ceza Hakimi, bir önceki celsede alınan karar gereğince ses kayıtlarıyla ilgili TRT’den istenen bilirkişi raporunun geldiğini belirterek raporun özetini okuduktan sonra sanıkların savunmalarını yapmasını istedi.
Sanıklardan O.K. ses kaydının her türlü doğal ortamdan etkilenebildiğini, herkesin algısının farklı olabileceğini tekrarlayıp Ethem Büyükışık’ın iddialarının doğru olmadığının ortaya çıktığını, delilleri yok etmediklerini söyledi. Büyükışık’ın televizyonlara çıkarak halkı yanılttığını, kendilerine bir yığın iftira attığını ve algı oluşturduğunu da öne süren O.K. “Dosyadaki 4 farklı rapor arasında farklılıklar var. Bu sesin doğasında olan bir şey. Ses kaydı DNA veya parmak izi gibi yüzde yüz delil olmadığı için farklı yazılımlar ortaya çıkmıştır. Ethem Büyükışık’ın İTÜ’den aldığı rapor ise rapor bile değil, Böyle bir rapor olamaz. Bu ses kaydı 10 kere de gelse aynı metni yazarız.” diyerek beraatını istedi.
Diğer sanık astsubay O.B. de yazdıklarının net, yaptıkları işin doğru olduğunu tekrarladı.
Acılı baba Ethem Büyükışık ise sanıkların sanki tüm Jandarma teşkilatını suçladıkları gibi bir algı oluşturmaya çalıştıklarına dikkat çekip kurumları ve bu kurumlarda çalışan pırıl pırıl insanları değil, sadece bu iki kişiyi suçladıklarını vurguladıktan sonra şunları anlattı:
“Gelen raporlarla oğlumun kasten öldürüldüğü ortaya çıkmıştır. Sanıkların söylediği gibi, eğer herkes farklı rapor üretiyorsa kriminal laboratuvarlarına, ses uzmanlarına ihtiyaç olmaz. O zaman hakim ve savcılar kulaklığı takip dinler. Çıplak kulakla veya basit kulaklıkla dinlendiğinde anlaşılan konuşmaları çözemediklerini bildiriyorlar. İkisi ayrı ayrı dinlemiş, ama nedense aynı yerler için ‘Anlaşılamadı.’ demişler.”
İzleyici Sanıklara “Rüşvetçi” Dedi
Büyükışık’ın bu beyanları sırasında bir izleyicinin sanık astsubaylar için “rüşvetçi” dediği duyuldu. Sanıkların talebi üzerine bu izleyicinin salondan çıkarılmasının ardından Büyükışık şöyle devam etti:
“Ses kayıtlarıyla ilgili ilk raporu aldığımız Levent Güner emekli kıdemli jandarma albaydır. Jandarma Kriminal Laboratuvarını kuran ekibin içinde yer alan, ayrıca ilk ses laboratuvarını kuran kişidir. Kritik davalarda raporlar hazırlamış ve bir teki bile dava konusu olmamıştır. Levent Güner’in verdiği bu rapor davanın yeniden açılmasını sağlayan kanun yararına bozmanın da temelini oluşturmuştur. Oğlum inşaat demiriyle öldürüldüğünde olay yeri görevlisi polislerin listesini 5.5 yıl sonra buldum. Ses kayıtlarında isimleri geçen polisler de görevli. Ama daha sonra bu polislerden bazıları için, ‘Olay yerinde yoktu.’ şeklinde tutanak düzenlendiğini ortaya çıkarmak 5 yılımı aldı. Zincirleme organize bir suç örgütü bu işi yürüttü ve bu soruşturma rayından çıktı. Bu işi neden yaptılar? Dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İ.Y. olay yerine gittiği, inşaat firmasının sahibiyle toplantılar yapıp buna göre talimatlar verdiği halde olay yerine gitmediğini söylüyor. Bu ekibin İzmir limanındaki bir faaliyette yer aldıklarının ortaya çıktığını da söyleyeyim. İTÜ’den aldığımız raporun geçersiz olduğunu, raporu vereni bizim ayarladığımızı iddia ediyorlar. Kesinlikle doğru değil. Arkalarında devlet gücü olduğu, manipüle ettikleri için İTÜ’ye gittim. Kredi alıp 96 bin lira ödedim. Raporu veren hoca bu ülkenin yüz akıdır, bu şahısların hakaretlerini hak etmiyor.”
Baş Şüpheli Şimdi Nerede?
Ethem Büyükışık, sanıkların Adli Tıp veya Emniyet Kriminal’den yeni rapor alınması talebine değinirken de şu ilginç iddiayı gündeme getirdi:
“Şunu merak ediyorum; baş şüpheli Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İ.Y. bugün nerede? Bursa Polis Kriminal Müdürü olmuş. Oğlunuz katledilse ve bu tabloyu görseniz ne düşünürsünüz? Anlaştılar, sahte rapor istiyorlar. Adli Tıp daha önce sahte rapor verdi. Başkanı dahil göbeğine kadar bu işin içinde. Adli Tıp veya polis kriminale gönderilmesini kabul etmiyoruz. Bu arada Jandarma Genel Komutanlığı bir idari soruşturma yapmış. ‘Biz bunu inceledik, yönergeye uygun, kriterleri karşılıyor. Farklı duyumlar olabilir. Biz de dinledik aynı sesleri duyduk.’ deniliyor. Bunları diyen bir albay. Ses uzmanı değil, ses laboratuvarında hiç görev yapmamış. Bu rapor da gerçekdışıdır ve o albay hakkında da suç duyurusunda bulunuyoruz.”
“Türkiye’de Herkes Düzmece Rapor Verildiğine İnanıyor”
Sanık astsubayların avukatı Ergin Kılıç da beyanına başlarken ses sistemi getirdiklerini bildirerek olay yerindeki konuşmaları dinletmek istedi.
Hakim önce, “Dinleyelim, ama hiç yorum istemiyorum.” karşılığını verdi. Ancak Ethem Büyükışık’ın, “Manipüle edilmediğini nereden bileceğiz?” uyarısı üzerine mahkemedeki CD’yi vermeyi teklif etti. Ardından da, “Dinlemeye gerek yok. Siz savunmanızı yapın. Ben defalarca dinledim, gerekirse yeniden dinlerim.” dedi.
Bu diyaloglardan sonra Av. Ergin Kılıç dosyada dört rapor bulunduğunu, dördünün de birbirini tutmadığını vurgulayıp Ethem Büyükışık’a şu suçlamaları yönetti:
“Kendi görüşlerine uygun rapor vermeyen herkesi organize suç örgütü mensubu sayıyor. Yarın mahkemenize de aynı suçlama yöneltilebilir. Televizyonlarla, basına yapılan açıklamalarla adil yargılama alenen ihlal ediliyor. Türkiye’de şu anda herkes müvekkillerimin düzmece raporu verdiğini inanıyor. Sokakta görseler linç ederler.”
İTÜ raporu için, “Kesinlikle bilimsel bir rapor değil.”, Mahkemenin TRT’den aldığı rapor için de, “Muhtemelen bizim gibi oturup dinlediler.” ifadelerini kullanan Av. Kılıç, Büyükışık’ın, dönemin Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İ.Y. hakkındaki sözleri için ise, “Adı geçen kişinin Bursa polis kriminal laboratuvarında olduğunu bilmiyorum. Devlete ve kurumlara güven esastır. Bu dava herkese mal olmuş bir davadır. Kimse sahte rapor vermeye cesaret edemez.” dedi.
Hakimin, “Toparlayın.” uyarısına, “Biz sadece burada konuşabiliyoruz. Haber kanallarında konuşma imkanımız yok.” karşılığını veren Av. Kılıç, ses kayıtlarının yeniden incelenmesi için Adli Tıp veya Emniyet Kriminale gönderilmesi, olay yerinde olduğu belirtilen komiserler D. A ve A.K’nin tanık olarak dinlenmesi, ayrıca D.A’nın ses analizinin yaptırılması talebinde bulundu.
Ethem Büyükışık’ın avukatı İlter Aksoylu bu taleplere karşı çıkarken, “O kadar çelişki var ki, Jandarma Kriminal sıradan bir yer değil. Hatalar hep isimlerde yapılmış. Niyeyse hep bunlarda atlama olmuş veya nokta nokta işaretleri konmuş. Dört raporda yer alan isim Jandarmanın raporda yok. Bunu beşeri hata olarak kabul edemeyiz, kasıttır. Başka bir araştırmaya ihtiyaç yoktur. Bilirkişi raporlarıyla suç ortaya çıkmıştır. Sanıkların gerçeğe aykırı bilirkişilik yapmaktan cezalandırılmasını talep ediyoruz.” dedi.
Beyanların tamamlanmasının ardından mütalaası sorulan Savcı, bilirkişi raporlarındaki çelişkilerin giderilmesi için ses kayıtlarının önce Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesini, oradan rapor geldiğinde de duruşma günü beklenmeksizin İTÜ’de oluşturulacak bir heyetten rapor alınmasını, tanık dinlenmesi taleplerinin ise bu aşamada reddine karar verilmesini istedi.
Hakim; dosyanın kül halinde Adli Tıp Kurumu’na gönderilip seslerin yüksek teknoloji ve gerekirse iki katı fazla personel tarafından titizlikle incelenmesinin istenmesine, buradan rapor geldikten sonra da dosyanın 5 kişiden oluşacak bir heyet tarafından incelenmek üzere İTÜ’ye gönderilmesine, tanık dinlenmesi taleplerinin ise reddine karar vererek duruşmayı 27 Kasım’a erteledi.
Duruşmadan sonra Ankara Adliyesi önünde bir açıklama yapan baba Ethem Büyükışık şunları söyledi:
“Bugün 26 yaşında evine 600 metre mesafede yürürken sırtına demir vurularak katledilen bir gencin hesabını sormak istedik. Sanıklar TRT raporunu da reddedip başka bir rapor istedi. Biz bu şahısların bunu yapacağını tahmin ettiğimiz için İTÜ’den rapor aldık. Delilleri yok ettiklerini ve kararttıklarını, polis memurlarını korumak kollamak için isim gizlediklerini kanıtlayıp yalan beyanda bulunduklarını ortaya koyduk. Geldiğimiz aşamada sanıkların arkasına sığınacağı hiçbir şey kalmadı. Sabırla 27 Kasım’ı bekleyeceğiz.”
Müyesser YILDIZ
8 Mayıs 2024