Denizbank, sessizliğini bozdu. Banka hem kendini savundu, hem şikayetçilere sözünü esirgemedi. Açıklamada şikayetçilerin saadet zincirine dahil oldukları ve ortak hareket ettikleri iddia edildi. Banka, “Fatih Terim Fonu’ndan Arda ile Emre sayesinde haberdar olduk” ifadelerini kullandı.
Kamuoyunda “Fatih Terim Fonu” olarak da bilinen aralarında futbol dünyasından ünlü isimlerin de olduğu 18 kişinin 25 milyon 770 bin dolar ve 7 milyon 384 TL dolandırılması olayında Denizbank sessizliğini bozdu.
Söz konusu olayda aralarında Denizbank Levent Büyükdere Şube Müdürü Seçil Erzan’ın da bulunduğu 7 kişi yargılanıyor. İddianamede Seçil Erzan’ın 226 yıl hapsi talep ediliyor.
Soruşturma sürecinde özellikle kimi mağdur avukatlarınca da Denizbank’ı hedef alan iddialar ortaya atılmıştı. Denizbank, bugün internet sitesinden yaptığı geniş açıklamada hem olayın gelişimini kendi pencerelerinden anlattı, hem de iddialara cevap verdi. Açıklamada zaman zaman Erzan’a para kaptıran mağdurların tutumlarına da eleştirel bir dil ile atıf yapılarak, hayatın akışına aykırı durumlara fazladan kazanç elde etmek adına görmezden geldikleri imasında bulunuldu.
Denizbank açıklamasında genel olarak bir özgüven görülüyor. Olan biten suistimal sürecinde bankanın ilgisi olmadığı farklı delil ve gerekçelerle anlatılmaya çalışıldı.. Sürecin başından beri adli mercilerle işbirliği içinde olunduğu, her türlü belge ve bilginin verildiği, buna karşın iddia sahiplerinin somut delil ortaya koymak yerine manipülatif açıklamalar üzerinden baskı kurarak bankayı sorumlu olmadığı bir işlemden dolayı ödeme yapmaya zorladıkları iddia edildi.
Açıklamada kamuoyunda bilinen isimler olmalarından dolayı mağdurların adı açık olarak verilmedi. Ancak kimlerin kastedildiği önceki açıklamaları takip edenlerce hemen anlaşıldı. Açıklamada bankanın konudan ilk defa Seçil Erzan’ın iki günlük mazeret izni nedeniyle görevinin başında olmadığı 07.04.2023 tarihinde gelen bir müşteri (Bülent Çeviker) sayesinde haberdar olduğu iddia edildi.
“Özellikle sunmak isteriz ki şikayetçilerin mağdur olduklarını iddia ettikleri olaylar yaklaşık bir yıl öncesine kadar gittiği halde 7 Nisan tarihine kadar hiç kimse tarafından konu ile ilgili ne bankamıza ne BDDK’ya ne de CİMER’e talep, ihbar veya şikayet iletilmemiştir” denilerek olayın peşine ilk düşenin bizzat bankanın olduğuna dikkat çekildi.
Açıklamada özellikle üstü kapalı bir biçimde Fatih Terim’e de atıfta bulunuluyor. 8 Nisan 2023 Cumartesi günü 8 Nisan Cumartesi sabahı spor dünyasından olan isimlerin (Fatih Terim, Arda Turan ve Emre Belözoğlu) Denizbank Genel Müdürlüğü’ne geldiği hatırlatılarak, bankanın üst düzey yetkililerinin de bulunduğu toplantıya dair şunlar denildi:
“Toplantıda, spor dünyasından olan kişiler (Arda Turan ve Emre Belezoğlu) kendi eski hocalarının adıyla (Fatih Terim Fonu) anılan bir fon olduğunu belirtip Seçil Erzan tarafından kandırıldıklarını ve önemli tutardaki paraları kendisine verdiklerini söylemişler, bir kağıda el yazısı ile yazılı alacaklı listesinin görüntüsünü vermişlerdir. Bankamız mağdur olduğunu beyan eden kişilerin isimlerini toplu olarak ilk kez böyle öğrenmiştir”
Banka burada tekrar Fatih Terim’e atıfta bulunarak, “Aynı toplantıda bulunan söz konusu teknik direktör de ‘kızım gibi benimsediğim, evimize giren çıkan Seçil Erzan’ın bu yaptıklarını anlayamıyorum, kaybım olmakla beraber miktarını bilemiyorum’ gibi beyanlarda bulunmuştur” dediği hatırlatıldı.
Aynı açıklamada yapılan ilk tespitlerde şikâyete konu tutarlara dair bir borç alacak kaydına rastlanmadığı ve Seçil Erzan’a ulaşmaya çalıştıkları halde kendisiyle irtibat kurulmadığı vurgulanarak, “Bunun üzerine futbolculardan biri (Arda Turan), Seçil Erzan’la devamlı irtibat halinde olduğunu ve sabaha kadar kendisiyle konuştuğunu, istenirse bankaya telefon numarasını ve o an kaldığı adresi verebileceğini söylemiş, ardından bankadan ayrılmışlardır” denilerek Erzan’la Arda Turan sayesinde bağlantı kurulabildiği belirtildi.
Arda Turan üzerinden temas kurulan Seçil Erzan’ın talebi üzerine Sicil Amiri Sermin Tekin’in Çorlu’da saklandığı eve giderek kendisi ile görüştüğü ve devamında bankanın genel müdürlüğüne gelerek banka Teftiş Kurulu’na açıklamalarda bulunduğu anlatıldı.
Erzan’ın 10 Nisan günü de yine genel müdürlüğe gelerek beyanlarda bulunduğu kaydedilerek,7 – 10 Nisan tarihleri arasında başvuran şikayetçilerin beyanları da alınarak yapılan incelemede Denizbank’taki hesaplara herhangi bir giriş çıkışın bulunmadığı, dolayısıyla ortada bir bankacılık suçu saptanamadığı iddia edildi.
DenizBank Teftiş Kurulu ön inceleme raporu 10 Nisan tarihinde soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim edildiği kaydedilerek, bu konuda yapılan tek müracaatın sadece Banka tarafından olduğunun anlaşıldığını söyledi.
Yine açıklamada Cumhuriyet Savcılığının raporda yaptığı ilk incelemede ortada bir bankacılık suçunun tespit edilemediğini açık bir şekilde beyan edildiği söylendi.
Bu delillere karşın BDDK tarafından da yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunun söz konusu olamayacağının anlaşılması nedeniyle yazılı başvuru süreci başlatılmadığı belirtilirken, buna rağmen “zimmet suçuna ilişkin delillerin karartılması amacıyla Seçil Erzan’ın alıkonulduğu” yönündeki beyanatlar adli makamlar ile kamuoyunu yanıltmaya ve bankanın itibarını zedelemeye yönelik olduğu öne sürüldü.
Açıklamada 20 soruya cevap verilirken burada zaman zaman iddiayı yapanlara yönelik de atıf yapılıyor.
“Türkiye’deki bütün bankalardaki bankacılık işlemleri, ilgili bankaların sistemlerinde gerçekleştirilmekte ve şubelerden yapılan her türlü nakit para kabul etme işlemleri de yine sadece bu işle görevlendirilmiş personel vasıtasıyla gişelerden yapılabilmektedir. Şikayetçilerin hemen hepsinin DenizBank ve diğer bankaların müşterileri olduğu da gözetildiğinde, kuralın bu kişilerce bilinmediğini söyleyebilmek hayatın olağan akışına aykırıdır” denilerek top mağdurlara atıldı.
Açıklamada Denizbank yöneticilerinin bir nevi saadet zinciri olan sözde fondan bilgileri olmadığı vurgulandı.
BDDK Raporu çerçevesinde zimmet suçu yönünden yazılı başvuruda bulunulmasına yer olmadığına karar verildiği söylenerek, kimi mağdur avukatları “Kendileri şikayetçilerin ellerinde bulunan ve ceza davasının ilk duruşmasında para teslimi anında değil daha sonra elde ettikleri bankacılık açısından hiçbir anlam ifade etmeyen, herhangi bir bankacılık işlemini göstermeyen, ne anlama geldiği dahi belli olmayan kağıt parçalarına istedikleri anlamı vermekte ve bu belgelerle müvekkillerinin dolandırıldığını ifade etmektedirler” diyerek suçlandı.
Banka yöneticilerinin durumdan bilgisi olmadığı iddiasına kanıt olarak Arda Turan ile Erzan arasında geçen ve mahkeme kayıtlarına giren diyaloglara yer verildi.
Turan bu diyalogda “Bak Seçil. Sana diyeceklerimi iyi dinle bak şu anda bu savcılık işlerini de polisi de her şeyi biz tutuyoruz. Kimseyi hiçbir yere göndermiyoruz. Eğer sen bunları doğruyu söyleyeceksin ki biz bu işi bankayla çözmeye çalışalım. 20 kişiyse gidip bankayla bunu çözmeye çalışırız. Ama bana dersen ki Arda 100 kişi var, bu iş olmaz” diyordu.
Açıklamada bu beyanların bankanın üst yönetiminin olaydan hiçbir haberinin olmadığını gösterdiği, birçok şikayetçinin aylarca Erzan’a ulaşamamasına karşın resmî kurumlara başvurmamasının olayların banka dışında geliştiğinin göstergesi olduğu iddia edildi.
“Şikayetçilerin ellerindeki kağıtların bankacılık açısından bir anlamı var mıdır?” sorusuna cevaben “Sunulan kağıtlar, herhangi bir bankacılık işlemine dayanmayan ve bankacılık sistemi kullanılmaksızın “muhtemelen Seçil Erzan tarafından üretilmişlerdir” denilerek bunların dikkate alınmasının mümkün olmadığı “Bu kağıtlara, bankacılık işlemine ilişkin verilmiş belge muamelesi yapmak ve yine bunlara dayanarak bankanın herhangi bir ödeme yapması da -bankacılık kanun ve düzenlemelerinin tamamı kayıt altına alınmış işlem ve bunlara ilişkin düzenlenen belgelere dayandığından- mümkün değildir. Buradan hareketle, örneğin bir iddia sahibi elinde yüz milyon USD ibaresi bulunan bir kağıtla bankaya başvurduğunda banka bunu ödeyecek midir? Böyle bir yol açılırsa, herhangi bir banka çalışanının dışarıda 3. kişilerle hareket edip bankacılık sistemini çökertmesi bile ihtimal dahilinde olacaktır” örneği verildi.
Banka açıklamasında Erzan tarafından banka dışında gayriciddi üretilen belgelere inandıkları iddia edilen mağdurlara bir kez daha söz getirilerek “Şikayetçilerin tamamının finansal okuryazar ve hatta nitelikli yatırımcı olmaları nedeniyle kendilerine Seçil Erzan tarafından verildiği iddia edilen kağıtları gerçek bir bankacılık belgesinden ayırt edebilecek bilgi birikimine sahip oldukları aşikardır. Adı geçenlerden bankamızda hesabı olanların internet bankacılığı, mobil bankacılık ve şube kanallarımız aracılığıyla fon alım satımı dahil gerçek bankacılık işlemlerini muhtelif defalar yaptıkları Bankamız sistemi iz kayıtlarında mevcuttur ve mahkemeye sunulmuştur” denildi.
Açıklamada şikayetçilerin geri ödemelere dair de bankaya herhangi bir belge sunamadıkları, bankacılık sistemlerinde buna dair tutar olmadığı da eklendi.
Bankanın haberi vardı iddiasına neden olan imzaya açıklama: İki imza sahte
Açıklamada bankanın da konuda haberi vardı iddialarının en fazla dillendirilmesine neden olan Şube Operasyon Yöneticisi Asiye Öztürk’ün imzası olan dokümanlara da vurgu yapılarak, bu şekilde üç dokuman olduğunu ikisinde Erzan tarafından Öztürk’ün imzası taklit edilerek atıldığı, birinde de kalabalık ortamda Öztürk’ün yanıltılarak kağıtların üstü kapatılarak imza atmasının sağlandığı öne sürüldü.
Açıklamada değil şube müdürlerinin bankanın dahi fon kurma yetkisi olmadığı, fonların yalnızca SPK izinli Portföy Yönetim Şirketleri tarafından kurulabildiği, bankaların ise kurulmuş olan fonların, fon paylarının satışına aracılık ettiği hatırlatıldı ve ardından “Saadet zincirlerine para yatıran ve çekenlerin sorumluluğu var mıdır?” sorusuyla söz bir kez daha şikayetçilere getirildi.
“İddia sahipleri şahsi birikimlerini bankacılık sistemi dışında ve çoğunlukla şube lokali haricindeki yerlerde elden Seçil Erzan’a veya kuryelerine teslim etmiş, hatta bazıları varlıklarını DenizBank’tan çekerek vermeyi tercih etmişlerdir. Bu durum, bildirimde bulunan şahısların paralarının Bankamız dışında saadet zinciri veya piramit sistemi benzeri bir oluşumda değerlendirildiğini bildiklerini göstermektedir.”
SAADET ZİNCİRİ
Yine bu açıklamanın devamında “İddia sahiplerinin Seçil Erzan’a verdiklerini söyledikleri tutarların bankacılık sisteminde değerlendirilmediğini bildikleri, birçoğunun birbirleriyle bağlantılı oldukları, büyük ölçüde birbirlerini ikna yoluyla saadet zincirine dahil oldukları, dolayısıyla ortak hareket etme iradesini gösterdikleri değerlendirilmektedir” denilerek durumdan haberdar oldukları öne sürüldü.
Ayrıca Levent Büyükdere Caddesi’ndeki 20 kameranın 7 Nisan’dan Erzan’ın şubede başladığı 27 Temmuz 2022’ye kadar geriye doğru gün gün savcılığa teslim edildiği de hatırlatıldı.
Açıklamada “Şikayetçilerden biri tarafından (Atilla Baltaş) GPS takılı bavul içinde teslim edilen paranın akıbeti ne olmuştur?” sorusuna da mecazi bir şekilde “Bavuluna GPS takacak kadar şüphe duyan ve bunu tespit etmesine rağmen sisteme tekrar para yatırması nasıl açıklanabilir?” cevabıyla olay anlatıldıktan sonra İddia sahibinin, yukarıda belirtilen oldukça şüpheli olaylara rağmen Seçil Erzan’a bu olay sonrasında da yine elden, ilave nakit para teslim etmeyi sürdürmesi izaha muhtaç bir konudur.
Bazı şikayetçilerin Erzan’a para teslim etmeden önce Denizbank’taki paralarını çekmelerine dair de yapılan açıklamada “Banka para çekmek isteyen müşterilerine neden paranı çekiyorsun diye sorabilir mi? Bankanın ödeme yapmamak gibi bir lüksü var mıdır?” soruları yöneltildi.
Olayın ortaya çıkmasının ardından bazı futbolcuların Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yardım istediği onun da konuyu dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ilettiği, Soylu’nun bankayı arayarak, “Parayı ödeyin” dediği iddiası da gerçek dışı olarak tanımlanarak, “Basında ve sosyal medyada yer alan bahse konu iddialar, bütünüyle gerçek dışı olup hiçbir resmi merciden Bankamıza veya herhangi bir yöneticisine bu konuda yönlendirme veya telkin söz konusu olmamıştır” iddiasında bulundu.
Açıklamanın sonunda en çok merak edilen soruya cevap verildi. Banka çalışanı Erzan’ın mağdur ettiği insanların parası ödenecek mi?
Bankadan yapılan açıklamada, “Olaya konu meblağlar, bir banka için ve dolayısıyla Bankamızın öz varlık büyüklüğü içerisinde anlamlı bir büyüklüğe sahip olmamakla birlikte, BDDK denetiminde bir anonim şirket olan Bankamızın, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın zimmet olmayan bir fiilden ötürü ödeme yapması halinde, asıl o takdirde ödeme yapan banka yöneticilerinin 5411 sayılı Kanun kapsamında zimmet suçunu işlemiş olacağını kamuoyunun bilgisine ayrıca sunmak isteriz” denildi.
Kısaca Denizbank yaptığı açıklama ile şikayetçilere “Hata sizde” diyerek noktayı koymuş oldu.