Ezeli hastalığımızdır, yapmamız gereken işi veya bir suçu birilerinin üzerine atmak!
“Rahatım bozulmasın, biri benim yerime bu işi yapsın. Ben karışmayayım,
işim bozulmasın, benim başım derde girmesin. Ben sadece eleştireyim!”
Bu davranış, kesinlikle katılımcı demokrasiyi hazmetmemiş kafaların ürünüdür. Böyle düşünenler, kendilerine doğuştan bahşedilen özgürlük-
hak arama- sorgulama-itiraz etme- doğruyu arama ve yapma, bir arada saygılı olarak huzur içinde yaşama yani “İnsan Olmak” kültürüne ulaşamamış, ilkel ve ödlek kişilerdir.
Kendimden örnek vereyim;
İlçe Gençlik Kolları Başkanlığından, Bakanlığa kadar uzanan hemen her türlü makamlarda bulundum. Aile olarak “Askeri Darbelere” hesap verdik.
Haksız olarak devletin kör kuruşunu yemedim. Medeni, Çağdaş ve Saygılı bir bireyim. Amma, birileri devletimin kurucusu Büyük Atatürk’e ağır hakaretlerde bulunur, özgürlüğümü gasp etmeye kalkar, çocuklarımın geleceğini çalmaya kalkarsa, onunla mücadele ederim; Yargıysa yargı- direniş ise direniş-eylem ise eylem- hapis ise hapis- ölüm ise ölüm!
“Ölümden öte köy mü var?”
Muhalefetiyle, Sivil Toplum Kuruluşlarıyla, Üniversiteleriyle herkes korktu ve bakın ülke ne hale geldi?
-BAKAN, Devlet Müteahhidinin uçağıyla Almanya’ya beleş gidip gelebiliyor!
Utanma-ar-namus hiçbiri kalmamış! Bu kişinin dürüst iş yapacağına inanan var mı?
-Adam Suriye’de TSK’da Komutan! Devletin ona tahsis ettiği resmi araç ile (Benzinini de devlete ödeterek) Suriye’den Türkiye’ye “İNSAN KAÇIRIYOR!
-”C. Savcısı, özel otosuyla uyuşturucu kaçakçısını taşıyor!
-Polis; Resmi Kimliğini kullanarak, cinayet işlemiş TETİKÇİYİ kaçırıyor!
-Adam 34 yıldır TESK Başkanı. Esnaf perişan hale gelmiş, adamın umurunda değil. Çünkü oğlunu AKP’den Milletvekili yapmış! 34 yıldır aynı kişiyi seçen Esnaf teşkilatına da bravo demek lazım!
Bu dört örnek, toplum olarak MADDEN-MANEN-AHLAKEN-MANTIKEN çöktüğümüzün resmidir.
Bu toplumsal çöküntüyü, emperyal bir planın gönüllü uygulayıcısı olan
Siyasal Ümmet hedefindeki AKP yaratmıştır…
Sadece bu kadar mı?
Ya çocuklarımızın geleceğinin, bilerek isteyerek, planlayarak çalınması için ne diyeceksiniz?
Kanla-can vererek aldığımız Vatan Toprağını, “Sığınmacı Cenneti” yapanlara söyleyecek sözünüz yok mu?
2011 yılından bu yana gerek sığınmacılara, gerek Suriye’deki “Özgür Suriye Ordusu” denen sapık kafa kesicilere verilen para 250 Milyar Doları geçti!
Bu para tüm ülkedeki çocuklarımızın SAĞLIK-EĞİTİM-İŞ-ZENGİNLİKLERİ için harcanacak kaynak idi. Çocuklarımızın geleceği olan bu kaynağı, Suriyeli sığınmacılara harcayan ve hala harcamaya devam eden AKP’ye söyleyecek sözünüz yok mu?
Çocuğunuzu büyüttünüz, Üniversite sınavlarına kadar getirdiniz.
Ne emeklerle bu güne ulaştığınızı bir Allah, bir de siz bilirsiniz.
Amma, AKP denen bir parti çıkıyor FETÖ denen terör örgütüne yol veriyor,
soruları çalıyorlar ve kendi elemanlarına veriyorlar. Sınavı kim kazanıyor?
Çalışkan, bilgili olan çocuğunuz değil, Cemaatin-Tarikatın militanı olmuş,
Türk Devletine düşman haline getirilmiş zavallılar…
Aziz Türk Milleti;
Bu suçların her birinin cezası, “Ağırlaştırılmış Ömür Boyu Hapistir.”
Birinci derecede suçlu AKP İKTİDARIDIR.
Diğerleri, ikincil derecede suçlulardır.
Peki, Hakkını savunmayan, itiraz etmeyen, zalimi alkışlayan, yavrularının göz göre-göre gelişmiş ülkelerin kölesi haline getirilmesine göz yuman ve
toplumun bu haklarını özgürlükleri pahasına savunanlara sahip çıkmayanların, kaçıncı derecede suçlu olduklarını tahmin edebilir misiniz?
Sağlık ve başarı dileklerimle
25 Mayıs 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Eş Genel Başkanı