Bazı cenaze törenleri o dönemin belgeseli gibidir.
O topluluklar bakmasını bilene, katılan kişileri tanıyanlara çok şeyler anlatır!
Her nefis ölümü tadacak! Herkes yaptığı kötülüklerin hesabını verecek! Yönetici olarak bulunduysa ve kul hakkı yemişse önce bu dünyada adalete hesap verecek, sonra da ahirette İlahi Adalete hesap verecek…
ABD ve Avrupa’da “Mr. Ten Percent” (Bay Yüzde On) diye tanınan Özer Uçuran Çiller vefat etti. Allah taksiratını affetsin!
Cenaze törenine katılanlara bakınca şu deyiş geliyor aklımıza!
“Hacı Hacıyı Mekke’de, Derviş Dervişi Tekke’de bulurmuş!”
Yani hedefleri, amaçları yol bulmak olan kişilerin yolları aynı noktada kesişiyormuş!
CB Erdoğan, TBMM Başkanvekili Celal Adan, Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eski Çevre Bakanı Murat Kurum, CB Eski Yardımcısı (YİMPAŞ) Fuat Oktay…
İlginç bir grup değil mi?
Bunların tamamı siyasete girmeden evvel normal gelirleri olan sıradan insanlardı. Şimdi hepsi ülkemizin en varlıklı insanları oldular. Müşterek özellikleri var. Devir değişse bile bu grup hep beraberdir. Aralarından su sızmaz. Eskiden Çiller’in eteklerini tutarlardı, şimdi Sarayın kapısına sıkı-sıkıya yapışmış durumdular.
Erdoğan’ın artık para diye bir problemi olması mümkün değil!
Avrupa Basını defalarca kendisini dünyanın en zengin sekiz siyasetçisi arasında gösterdi.
ABD Temsilciler Meclisi, Erdoğan’ın Türkiye dışındaki mal-nakit varlığını (Milyarlarca Dolar) tespit etmek için komisyon kurulması kararını aldı!
Erdoğan, nedense bu iki olay için tek kelime konuşmadı. Hep sustu!
Çiller, hem Erdoğan’ın ülke dışındaki finans ve gayrimenkul alımında danışmanlığını yaparken, kooperatif ve kendi arazilerinin İmar durumlarını halletmekle meşgul! Utanmadan bu ısrarını sürdürmeye devam ediyor!
Süleyman Soylu ve abisi Mehmet Ağar, yaptıkları ve yaptırdıklarıyla son
25 yılın zebanileri olarak tarihe geçecekler!
Murat Kurum ve Fuat Oktay, bulundukları konumları ve kendilerini boğazlarına kadar harama batırmış iki düşkündür!
İktidarlar değişir, devirler değişir bu ekip ve benzerleri, hücrelerindeki bukalemun genleri gereği derhal GÜCÜN yanında yerlerini alırlar.
Emperyal Devletlerin köleliğini kabullenmiş ekipler, gerek terörle, gerek ekonomik olarak, gerek eğitim ve gerekse sığınmacı istilası yoluyla, Atatürk’ün kurduğu ULUS DEVLETİMİZİ yıkmak için çalışırlar.
İngilizlerle birlikte, Atatürk’e suikast düzenleyen ailenin torunları, bugünün PKK destekçisi olarak karşımıza çıkar. Cumhuriyet ilanından bu güne kadar Kürtçü-Bölücü 28 adet silahlı isyanla devlete isyan edenlerin torunları, bugün HÜDA-PAR ve AKP Kurucusu olarak hortlar!
Kurtuluş Savaşında, Yunanla işbirliği yapıp devlete isyan eden Çerkez Ethem benzerleri de günümüzde, devletin kendilerine verdiği yetkileri istismar ederek, başkalarının malına çöken “Susurlukçular” olarak karşımıza çıkar…
Aziz Türk Milleti;
Bu “Kımıl Zararlılarının” ağa babalarının sayıları, sanıldığı gibi fazla değildir.
Bunlar, “Devlet Yetkisi” kullanamaz hale getirilir, Bağımsız Türk Yargısının önüne çıkarılır ve yedikleri pislikler delilleriyle belirtilirse, köklerine kibrit suyu dökülmüş gibi defolup giderler…
2002 yılından bu yana yaşadığımız dış destekli “Organize İhanet” Cumhuriyet Tarihimizin en büyük ihanetidir. Bu ihanetin büyüklüğü; Siyasetin, Türk Yargısının ve Türk Ordusunun tepelerine yerleştirilmiş, menfaatleri için babalarını bile satacak karakterdeki küresel çete elemanları tarafından yapılmasındandır.
Bunlarla 7/24 hiç durmadan mücadele etmek gerekir. Elbette ki, bu mücadele, Türk Milletinin öz evlatlarıyla, bilgiye dayalı olarak hukuk içinde yapılmalıdır! DOĞRU Parti bu kadrolara sahiptir ve görevini mutlaka yerine getirecektir…
Sağlık ve başarı dileklerimle
06 Haziran 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Eş Genel Başkanı
ADLİYE SARAYLARI / İKTİDAR SARAYLARI
Çürüme-Yolsuzluk-Rüşvet-Ahlaksızlık-Adaletsizlik tepeden başlarsa, kademe, kademe tüm toplumu sarar!
Çürüme sonucu, o devlet mutlaka ama mutlaka çöker. Tarihte böylesine acze düşüp batmış çok sayıda devlet örneği vardır.
Devletin en büyük zenginliği adaletidir. Vatandaşların yarınlarından emin olmalarıdır. Gidin Torosların tepelerinde, bir göçer Yörük, çadırını kurduğunda ilk yaptığı iş nedir, onu görün; Yörük, çadırını kurar kurmaz, ilk iş olarak çadırın tepesine TÜRK BAYRAĞINI diker. Verdiği mesaj şudur; “Ben yalnız değilim. Türk Devleti, adaletiyle beni korur.”
İstanbul’da bir C. Başsavcısı, HSK’ya (Hakimler, Savcılar Kuruluna” yazı ile müracaat ederek, adliyelerdeki Yolsuzluk ve rüşvet olaylarını duyurmuş ve gereğinin yapılmasını istemiştir! Bu durum tam bir felakettir ve çöküşün işaretidir. Bu nasıl oldu, derseniz, anlatalım;
AKP Yüksek Yargıyı önce FETÖ’ya teslim ederek, büyük suç işledi. Paylaşım kavgası çıkınca, 5 Bin kadar Savcı ve Yargıcı meslekten uzaklaştırdı.
Yerlerine, AKP İl ve İlçe teşkilatlarında çalışan Avukatlardan binlercesini “MÜLAKAT” denen alçaklık sayesinde yargı kadrosuna aldı. Bunlar, çapsız, ilkel, hukuktan haberi olmayan militanlardı. Geliş sebepleri, adalet dağıtmak değil, yol bulmak ve kısa yoldan zengin olmaktı!
Üzülerek ifade ederim ki, özellikle büyük şehir adliyelerinde, bazı yargıçlar ellerinde dosyalara göre, görüşecek adam aramaktadır!
Osmanlının Yükseliş Döneminde, HÂKİM nasıl olmalıdır, Mecellede şöyle anlatılır;
HÂKİM, hakîm olmalıdır. (Bilge, hikmet ehli)
HÂKİM, fehim olmalıdır. (Anlayışlı, zeki, olayları çabuk kavrayan)
HÂKİM, emin olmalıdır. (İnanan ve kendisine güvenen kişidir)
HÂKİM, müstakim olmalıdır. (Doğru kişi, dış baskılara kapalı kişi)
HÂKİM, mekin olmalıdır. (Sakin vakarlı, temkinli kişi)
HÂKİM, metin olmalıdır. (Dayanıklı, metanetli kişi)
HÂKİM, insanlar arasında milliyet-ırk-etnisite-cinsiyet-dil-din-sınıf-siyasi ve felsefi inanç ayrılığı yapmadan karar vermelidir.
Bir de Kanuni zamanında, Süleymaniye Camisine İmamlık yapacak kişilerde aranan şartlara bakalım;
İmam, Arapça-Latince-Farsça bilmelidir.
Belagat-Mantık- Hadis-Fıkıh-Kelam- Tevsi-Felsefe-Matematik-Astronomi bilmelidir…
Aziz Türk Milleti;
Neden böyle olduk? Bize ne oldu? Diye soruyorsunuz ya, anlatalım;
İmam olmak için en az 3 lisan bilme şartı koyan devletten, Arapça dahi bilmeyen, üstelik bu devletin kurucusuna ağır hakaret etmekten utanmayan Diyanet İşleri Başkanına gelmedik mi?
Demirel gibi, Türk insanının-devletinin-ülke coğrafyasının her yerini bilen, vatan sathını 250 BARAJ, 1000 GÖLET, onbinlerce fabrika ile donatan “DEVLET ADAMLARINDAN”, Yurtdışındaki mal varlığı nedeniyle REHİN alınan siyasetçilere gelmedik mi?
Sultan Fatih’in bile ayakta ifadesini alan HÂKİM’DEN, uyuşturucu kaçakçılarının elemanı olmaya özenen Yargıçlara gelmedik mi?
Ya kendimize gelip, öz evlatlarımıza görev vereceğiz ya da dışardan beslenen
Küresel Çete elemanlarının yönetiminde yıkılacağız…
Takdir de, karar da Türk Milletinin…
Sağlık ve başarı dileklerimle
05 Haziran 2024
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Eş Genel Başkanı