Devlet yapımızın en sağlıklı işlemesi gereken kurumları bugün bir erozyon ve çöküntü içerisinde bulunuyor. Kötü ve teokratik yönetim anlayışından doğan bu çöküntüdür ki ülkeyi büyük bir bunalımın eşiğine getirmiştir.
Hiç kuşkusuz, ulusumuz bu bunalımı aşacak ve esenliğe çıkacaktır. Ama bilmek gerekir ki, bizi bu duruma getiren 20 yıldır ısrarla uygulanan yanlış ve bilimsel temelden yoksun politikalardır. Bu politikalardır ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumlarını tümden aşındırmış, devleti parti devletine dönüştürmüştür.
Şu anda en çok sarsıntıya uğrayan, kalitesi düşen, sık sık sistem değişikliğine uğrayan kurumların başında eğitim gelmektedir. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlayacak, öğretim birliğini ve laik eğitimi esas alacak kamucu politikalara hızla dönülmesi gerekmektedir.
Anayasamıza göre Cumhuriyetimiz demokratik, laik, sosyal, bir hukuk devletidir. Eğitim politikalarımız da devletin anayasada belirtilenen temel niteliklerine uygun olmalıdır.
Geçtiğimiz ay TBMM’de tek “red” oyu almadan kabul edilen Kuran eğitim merkezleri ve Diyanet Akademisi kurulmasını öngören yasanın, Milli Eğitim Komisyonu’ndaki görüşmelerinde, kanun teklifine haklı ve isabetli gerekçelerle karşı çıkan ve komisyon raporuna muhalefet ederek Diyanet Akademi’sinin bir tür “Diyanet Medresesi” olduğunu kayda geçiren, yasanın bu haliyle anayasaya aykırı olduğunu belirterek rapora karşı çok kapsamlı ve sağlam bir muhalefet şerhi yazan CHP’nin, anayasaya aykırı bu yasanın iptali için, Anayasa Mahkemesi’nde İPTAL davası açması tarihi sorumluluğudur.
Bunu Cumhuriyetin kurucu partisi yapmalıdır.
Avrupa Sosyal Demokrat Hareketi Başkanı: Cezmi DOĞANER