ANADOLU ÖZ BE ÖZ TÜRK VATANIDIR

rifat serdaroğlu

Her suç bir başka suça gebedir. Her yalan başka bir yalanı doğurur.
AKP Genel Başkanı kadar seri ve sürekli bir şekilde yalan söyleyeni bulamazsınız. Şimdi ABD’de, Trump denen durgun zekalı ile ne konuşuluyor, neler veriliyor, karşılığında nelerin üzerinin örtülmesi sözü alınıyor, bilmiyoruz! Türk Milleti olarak, yarın başımıza ne tür belalar açacaklarını da bilmiyoruz. Türk Milleti olarak bizler köleyiz ya, kaderimiz üç kez kolon kanseri ameliyatı olmuş, epilepsi hastası, ağır tedaviler sonucu yürümekte ve düşünmekte, konuşmakta zorlanan, ülkede Anayasayı rafa kaldırmış, Hukuk Devletini yok etmiş bir TEK ADAMIN elinde ya, o ne isterse yapacak!
BOP Eşbaşkanı titrini hala taşıyan, Ülkemizi Federe Ümmet Devletine dönüştürmeye kararlı ABD-İSRAİL projesine destek veren, Bebek Katili Öcalan’ı ortağı ile birlikte “Kurucu Önder” ilan eden, Türk Milletinin çıkarları aleyhine olacak kararlara Trump’ın baskısıyla direnmesi mümkün olmayan TEK ADAM nelerin altına imza atacak, zaman içinde göreceğiz…

Türklüğünü unutup Arap Milliyetçiliğini Türk Milletine dayatan ve Emperyalist İsrail-ABD-İngiltere’nin elemanlığını kabul eden, Siyasal Ümmet Devleti taraftarı YOBAZLAR ve TBMM Komisyon Üyeleri okusun, ders alsınlar diye tekraren yazıyoruz. TÜRK nedir, neler yapabilir, bir daha hatırlatalım, dedik!
DOĞRU Parti Siyasi Sorumluluk aldığında, tüm Osmanlı Arşivlerini açacak, 15-20 bin yıllık tarihi belgeleri paylaşacak ve dünya tarihi yeniden ve gerçek olarak yazılacaktır…

“Bu topraklar sadece size ait. Sizler Anadolu’ya Malazgirt zaferiyle yerleşmediniz. Çatalhöyük’teki arkeolojik bulgular, sizlerin 10.000 yıldan daha uzun süredir burada bulunduğunuzu kanıtlamaktadır. (Nisan 2005 İstanbul Teknik Üniversitesi Konferans Salonu- Prof. Dr. Erich Feigl- Avusturya Devlet Onur Nişanı Sahibi)

Bizim resmi tarihimizin büyük bir kısmı bize dayatılan, tahrif (bilerek bozma) edilmiş tarihtir. Resmi tarihimiz bize Türklerin Anadolu’ya ilk gelişlerinin 1071 Malazgirt Savaşı ile olduğunu söyler!
Halbuki 1071 yılı, Müslüman Türklerin Anadolu’ya ilk gelişlerinin tarihidir.
Türkler milattan önce 13 bin yılında Anadolu’ya gelip, Anadolu’nun dip kültürünü oluşturdular.
Türkler Anadolu’ya göçebe olarak değil, göçmen olarak geldiler.
Şölgen Mağarasında, Rus ve Fransız araştırmacılar tarafından bulunan yazıtlarda, M.Ö 14000 yılında, Türklerin Tanrının Birliğine inandıkları ve yazıyı buldukları yazmaktadır.
Kırgızistan Saymalıtaş Vadisinde bulunan eserlerde, Türklerin tekerleği icat ettikleri, tekerlekli sabanla tarla sürdükleri, geyik-at-köpek gibi hayvanları ehlileştirdikleri kanıtlanmıştır.

Çoğumuz, Profesör Dr. Afif Erzen tarafından 1967 yılında kurulan ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine bağlı “Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırma Merkezini” ve yaptığı çalışmaları bilmeyiz!
Üniversite mezunu gençlerimizin çoğu Prof. Dr. Erich Feigl- Prof. Dr. Justin McCarty- Tarihçi Andrew Mango- Tarihçi Normon Stone- Tarihçi Stanford Shaw- Kazım Mirşan- Servet Somuncuoğlu- Prof. Dr. Semavi Eyice- Ord. Prof. Ali Tanoğlu-Necdet Sümer-Haluk Tarcan gibi isimleri ve çalışmalarını bilmezler!
Ama tamamına yakını Hırant Dink’i, Cübbeli Hoca’yı bilirler! Ne tuhaf değil mi?

Yukarıda bir kısmını yazdığım, çoğu rahmete kavuşmuş bilim insanlarımız Türkler konusunda mevcut tarihi alt-üst edecek buluşlara imza attılar.

Türkler, Anadolu’ya ilk kez M.Ö 13.000 yılında geldiler.
İstanbul Üniversitesi Senatosunun “Şeref Doktoru”, Türk Tarih Kurumunun “Onur Üyesi” payesi ile ödüllendirilen Prof. Dr. Afif Erzen, yıllar süren araştırmalarını Türk Tarih Kurumunun 1984 yılında yayınladığı “Anadolu ve Urartular” kitabında bu gerçeği bilimsel olarak ispat etmiştir.

Kazım Mirşan’ın incelediği, Doğu Anadolu’da mevcut yazı öğelerini içeren kaya resimleri ve kaya yazıtları, rahmetli Servet Somuncuoğlu’nun Orta Asya’dan Anadolu’ya yıllar süren araştırma boyunca belirlediği on binlerce kaya yazıtları, resimleri ve damgalar, Türklerin Anadolu’ya M.Ö 13.000 yıllarında geldiklerini tartışılmaz bir şekilde kanıtlamışlardır.

Göbeklitepe’nin tarihinin çözülmesi bize bu konuda çok şeyler anlatmaktadır.
Göbeklitepe M.Ö 12.000 yılında kurulmuştur. Göbeklitepe dikilitaşlarının üzerine resmedilmiş çok sayıdaki hayvan figürlerinin damgaların, Türk Dikilitaşlarındaki hayvan figürleriyle, insan figürleriyle, damgalarıyla birebir aynı olması Ön Türklerin Anadolu’ya geliş tarihini doğrulamaktadır…

Türkler M.Ö 13000 yılında Anadolu’ya geldiler. Peki Hıristiyanlar ne zaman geldiler? “Ben Kilikya’dan Tarsuslu bir Yahudi, ehemmiyetsiz olmayan bir şehrin ahalisindenim. St. Paul, Resullerin İşleri, ACTS 21:39
Hıristiyan Misyonerlerinin en önemlilerinden Aziz Paul Tarsus’ta doğmuş, Kudüs’e gitmiş Hıristiyan olmuş ve Kudüs’te yapılan baskılarla yok olma tehlikesi geçiren Hıristiyanlığın ilk kilise toplulukları halinde ortaya çıktığı ve dünyaya yayıldığı bir köprü haline geldiği hoşgörü diyarı Anadolu’ya gelmiştir. Türklerden yaklaşık 13.000 yıl sonra! Bu gerçek, Prof. Feigl’ı doğrulamaktadır…

1933 yılı Eylül ayında Hitler zulmünden kaçıp Türkiye’ye sığınan ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinin Kurucu Akademisyenleri arasında yer alan ve 1953 yılına kadar bilim insanı yetiştiren Prof. Dr. Fritz Neumark’ın şu sözünün altını çizip, defalarca okumamız gerekmez mi?
“Tarihten Türk çıkarılırsa, tarih kalmaz! Osmanlı arşivi tam olarak ortaya çıkarsa bugünkü tarihlerin yeniden yazılması gerekir…”

Büyük Atatürk, 1930 yılında Türk Tarih Kurumunun Alacahöyük’te yaptığı kazılar sonucunda bulunan Türk Tarihi ile ilgili bilgiler karşısında, kendi el yazısıyla şunları yazmıştır;
“Bu memleket dünyanın beklediği, asla unutamadığı bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne 7 bin yıllık bir Türk beşiğidir. Beşiği rüzgarlar salladı beşikteki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk tabiatın yıldırımlarından, şimşeklerinden, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu, sonra onlara alıştı, onları tabiatın babası olarak tanıdı. Onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu, şimşek oldu, yıldırım güneş oldu, Türk oldu.
Türk budur, yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir…”

Değerli Okurlar, sevgili gençler;
Tüm bunları artık tarihin derinliklerinde kalması gereken şovenist bir yaklaşımla, kafatası milliyetçiliği anlayışıyla elbette ki yazmadım. Fakat bizlerin de kendi tarihimizi doğru bilmemiz, emperyalist devletlerin çıkarları uğruna çarpıttıkları alçakça bir oyunu bozmamız gerekmez mi?
Olduğumuz gibi değil de onların istediği gibi olmaya, bu aşağılanmaya ne kadar tahammül edeceğiz?
Bu ülkenin ekmeğini yiyen bilim insanlarının, atalarımıza bu kadar bir hizmeti yapmaları için ellerini tutan mı var? O zaman, tek başına tüm ömrünü Asya’dan Anadolu’ya, buradan da Avrupa’nın içlerine kadar tüm mağaraları, kaya resimlerini, yazıtları inceleyip bizlere eşsiz tarihi bulgular armağan eden rahmetli Servet Somuncuoğlu’nun, Etrüsk’çeyi Ön Türk yazı dili ile okuyabilen Kazım Mirşan’ın yüzlerine nasıl bakacağız?

Hem gerçekler niçin gizli bırakılıp, 200-300 yıllık tarihleriyle dünyaya hükmeden modern eşkıyaların istedikleri olsun ki?
Gerçek ne ise o meydana çıksın. Tarih te yeniden ve doğru olarak yazılsın!

Erdoğan’ın bu olaylarla uzaktan yakından ilgileri, bilgileri olmadığını hepimiz biliyoruz. “Türk Milleti” demekten utananlar, “Bana Türk demeyin utanırım, ben Arap’ım” diyen sefilleri baştacı edenler mi Türk Tarihine sahip çıkacak?

Görev sizlerindir sevgili gençler! Siz isterseniz başarırsınız!
Hiç unutmayın; Anadolu, öz be öz Türk Vatanıdır! Bu gerçeği önce ülkeyi yöneten boş kafalara ve tüm dünyaya kafalarına vur-vura öğreteceğiz..

Sağlık ve başarı dileklerimle

24 Eylül 2025

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı

AVAREL’İN HAYAL DÜNYASI

Yargının düştüğü duruma bakar mısınız?
Anayasa Mahkemesinin kararına uymayan Yargıçlar var!
Mahkemenin kararına uymayan, alt mahkemeler var!
Kapatalım bu AYM’yi diyen hasta- düşkün- zavallı siyasetçiler var!
İnsanı zindana atıp, aylarca-yıllarca iddianamesini yazmayan, hasta ruhlu Savcılar var! Adaleti bu hale getiren Avarel’in sonunun yaklaştığı, ibret dolu hikayesini anlatayım…

Avarel, ailesinin en uzun boylu fakat en kıt akıllı çocuğudur!
IQ düzeyi 24-30 arası olduğu için, arkadaşları ona “Embesil Avarel” der!

Avarel, bir gece yatağından düşmüş. Kafasını vurmuş ve kalkıp yine yatağına yatmış. On dakika sonra tekrar düşmüş, yine kafasının üzerine!
Zorlukla doğrulmuş ve sunu demiş; “İyi ki az önce kalkmışım, yoksa bu sefer kendi üstüme düşecektim” demiş. Öylesine malmış yani!

Kafasının üstüne düştüğünden beri Avarel, hukukçu olmaya takmış.
Dayısı, “oğlum kafayı iyice yedin galiba, sen liseyi bile torpille bitirdin, üniversiteyi bitiremedin diploman bile sahte, nasıl hukukçu olacaksın” diye sorunca, “Dayı, o zaman ben de Savcılara-Yargıçlara emir verecek bir makama geçerim!” Dayısı gülüp, geçmiş!

Kasaba Şerifi ölünce seçim yapılmasına karar verilmiş.
Kasabada iki aday vardır, ikisi de birbirinden beter. Derken Embesil Avarel de adaylığını koymuş.
İki kötü adayın taraftarları, diğer aday için şunu söylemiş;
“Ulan sana oy vereceğime, Embesil Avarel’e veririm, daha iyi!”
Herkes bunu yapınca Avarel büyük bir farkla Kasabanın Şerifi seçilmiş…

Şerif Avarel’in ilk işi, kendi emrine uyacak yeni bir Yargıç atamak olmuş.
Yargıca verdiği ilk emir, kendisi ile her gördüğü yerde “salak Avarel-aptal Avarel” diye alay eden Osman Kavalcı adındaki kasabalıyı hapse attırmak olmuş.

Yargıç, sahte deliller uydurup Kavalcı’yı iki yıl hapiste tutmuş. Sonunda, beraat ettirmiş! Kavalcı’nın beraat ettiğini duyan Avarel, çılgına dönmüş!
Yargıca, “Kavalcı’yı sakın salmayın, bekleyin. Size Kavalcı’nın yeni bir suçu nedeniyle ilgili düzenlediğimiz bir dosyayı gönderiyorum. Siz sadece isminizin olduğu yere imzanızı atın, başka bir işe karışmayın” diye emir vermiş!

Kavalcı’nın suçlandığı dosyanın adı; Habil-Kabil Dosyası, imiş.
Yargıç, bu dosya kapsamına göre, Kavalcı’nın olaydaki azmettirici rolünün araştırılması sürecinde, şüphelinin şeytanla işbirliği yapıp delilleri karartması mümkün olduğundan tutukluluk halinin devamına karar vermiş.

Yargıç, “Halen cinayetin tek zanlısı durumundaki Kabil adlı şahsın, durup dururken kardeşi Habil’i öldürmüş olması hayatın olağan akışına uygun görünmemektedir. Nitekim bu akşam itibariyle, Yargıçlığımıza baş vuran gizli tanıkların ifadelerinde, olayda sakallı, beyaz keten gömlek giyen, manikürlü, pedikürlü üçüncü bir şahsın varlığına işaret etmektedir” denilen açıklamada, “Belirtilen eşgale şüpheli Kavalcı’nın uyduğu ve Anayasanın 1001. Maddesine göre, kardeşi kardeşe kırdırmak suretiyle Anayasal düzeni bozmaya teşebbüs suçundan iddianame hazırlandı” denilmiş.

Bu ve benzeri olaylar çoğalınca kasabalı, Embesil Avarel’e yeni bir ad daha takmış; Cübbeli Avarel! Embesil Avarel, artık kimi isterse, bir sahte delil ve bir mahkeme kararıyla zindana attırıyormuş.
Cezaevleri ağzına kadar dolmuş, zavallı insanlar nöbetleşe uyumaya başlamış.

Durum, gün geçtikçe daha feci bir hal almış!
Neredeyse dışarıda Avarel-Yargıç ve birkaç emir erinden başka kimse kalmamış!
Günün birinde gördükleri zulüm yüzünden canlarından bezen kasabalılar ayaklanmışlar ve hapisten kaçmışlar. Yüzlerce kasabalıyı karşısında gören Avarel, düşüp bayılmış!
Uyandığında, rollerin değiştiğini görünce, bir daha bayılmış!

Sonunda adalet tecelli etmiş ve herkes huzura kavuşmuş…
Ama nerde böyle millet? Hayal işte…

Sağlık ve başarı dileklerimle

25 Eylül 2025

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı

DELİKANLILIK NE DEĞİLDİR?

“Delikanlılık” kelimesi siyasette, AKP’den başka hiçbir partide kullanılmaz.
Siyasetçilerde aranması gereken başlıca özellikler;
Devlet adamlığı, deneyim, bilgi, uzmanlığa bilime saygı, dürüstlük, ekip çalışmasına inanmak ve halkına karşı duyarlı olmak, olmalıdır.
Eğer siyasetçide bu özellikler yoksa, delikanlılık-kabadayılık-dayılık gibi sıfatlara sığınmaya çalışır.
Sığınabilir mi? Hayır, mutlaka bir yerleri açıkta kalır!

Bu yazıda delikanlılığın ne olmadığını, anlatmaya çalışalım;

-Trump ve Putin’in tüm hakaretlerine ses çıkaramayacaksınız,
Sonra, Anıtkabir’e militanlarınızı doldurtup, slogan attıracaksınız.
Bu davranış delikanlılık değildir.

-Türkiye’de, “Türk Lirası kullanalım” diye kampanya düzenleyeceksiniz,
Bu amaçla dolar yakma şovları yaptıracaksınız,
Fakat, yurt dışında dolar-avro-pound biriktireceksiniz,
Bu davranış delikanlılık değildir.

-FETÖ ile flört et, hamile kal.
15 Temmuz gecesi şehit kanlarıyla kürtaj ol.
Şimdi de bakireyim, diye gez. Bu mudur? Budur! (Nihal Olçok)
Bu da delikanlılık değildir.

-Suriye’yi, baba Hafız Esad ve şimdi de oğul Beşşar Esad 50 yıldır yönetecek,
Siz, bunları bilerek Beşşar Esad’ı “Kardeş” ilan edeceksiniz,
Ailece birbirinize konuk olup ve birlikte deniz sefası yapacaksınız,
Sonra bir gecede “Kardeş Esad”, “Kalleş Esed” olacak.
Bu, delikanlılık değildir.

-Türkiye’de çiftçi-köylü ekemez duruma gelecek,
Her 5 gençten 3’ü işsiz kalacak,
Tüketici Hakları Derneğine göre nüfusumuzun %80’ı yoksulluk sınırının altında yaşayacak,
Siz Suriyeli kaçkınlara, Türk Milletinin 140 Milyar Dolarını dağıtacaksınız.
Bu, delikanlılık değildir.

-Biz, AKP olarak her türlü milliyetçiliği ayağımızın altına almışız, diyeceksiniz,
“Bana Türk demeyin, utanırım. Ben Arap’ım” diyen adama, Türk Ordusunun tank-palet fabrikasını vereceksiniz,
Türk Askerlerini şehit eden PKK’lı katilleri Habur’da “Özel Mahkeme” kurarak yurda sokacaksınız,
Barzani denen eşkıyayı AKP Büyük Kongresinde konuşturup, alkışlatacaksınız,
Şimdi de, Bahçeli ile “Türk Milliyetçisiyim” diyeceksiniz.
Bu, delikanlılık değildir.

-“Bakın, elimde gördüğünüz yüzük var ya, işte o benim tüm servetim” diye konuşacaksınız,
“Bir gün zengin olduğumu görürseniz, bilin ki haram yemişimdir” diyeceksiniz,
Sonra, ABD Temsilciler Meclisi yurtdışındaki mal varlığı ile ilgili araştırma başlatacak,
Ve siz ağzınızı açıp tek kelime bile edemeyeceksiniz.
Bu, delikanlılık değildir.

-4 adet Bakanınızı, yolsuzluk şüphesi ile istifa ettireceksiniz,
Bir Bakanınız TV canlı yayınında açıkça sizi suçlayacak,
Reza Zarrab’ı önce vatansever-hayırsever sonra casus ilan edeceksiniz,
Görevden aldığınız Bakanı, Büyükelçi yapacaksınız,
Ama Büyükelçi yaptığınız eski Bakanınız, ABD’ye gittiği an tutuklanacak.
Bu, delikanlılık değildir…

Değerli Okurlar;
Bu yazılanların tamamı Türk Milletinin önünde gerçekleşti.
Bu iddialara muhatap olan kişinin, başını ellerinin arasına alıp, ciddi ciddi istifa etmeyi düşünmesi gerekmez mi?
Hiç kimsenin şahsi çıkarı, Türk Milletinin geleceğinden önemli değildir.
Makamı, mevkii, adı ne olursa olsun, hiç kimsenin Türk Milletinin başını eğdirmesine izin verilmez, verilemez. Yeter artık, yeter.

Sağlık ve başarı dileklerimle

26 Eylül 2025

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı

Exit mobile version