Prens Charles ve Çocuklarının Sünnet Olduğu Ortaya Çıktı! Prens Harry Kitap Yazdı….

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Örnek Resim
Birleşik Krallık’taki tüm görevlerini  bırakarak eşiyle birlikte Kanada’ya yerleşen Prens Harry bir kitap yazarak çocukken Yahudi geleneklerine göre Sünnet olduklarını açıkladı.

Oda TV’den Kayahan Uygur’un yazısı:

Britanya prensi Harry’nin yeni yayınlanan anıları ilginç bir gerçeği ortaya çıkardı. Britanya hanedanının erkekleri eskiden beri mutlaka sünnet edilirlermiş, hem de bir haham tarafından ve Yahudi adetlerine uygun olarak. Peki neden? Hanedan ve bir kısım gelenekçi Anglosaksonlar Hz. Davud soyundan geldiklerine inanıp  “gerçek Yahudi biziz” diyorlar da onun için. Bu kuşkusuz bir efsane, hiçbir bilimsel temeli yok ve buna inanılmasının tek tarihsel nedeninin Britanya’yı seçilmiş bir kavim olarak göstermek olduğu belirtiliyor.

İngiltere’de Kral James (1566-1625) zamanından beri adına Britanya İsrailciliği denilen bir akım var. İlkeleri başta kraliyet yandaşları olmak üzere tutucu İngilizler tarafından benimseniyor. Bu akıma göre dünyada Yahudi olarak bilinen kişilerin çoğu etnik Yahudi değil. Hatta İsrail’deki Yahudi etnisinden kişilerin bile İngilizler kadar saf Yahudi olmadıkları inancı var. İngilizler ise güya dinin seçkin saydığı bir kavmin gerçek mensupları olarak Tanrı tarafından dünyayı yönetmekle görevlendirilmişler!

400 yıldır başta hanedan olmak üzere İngiliz siyaset sınıfının izlediği dünya politikasında bu metafizik ön kabullerin az ya da çok bir etkisi olması mantık dışı ama gerçek.  Dayanılan temel ise dini metinlerdeki bazı rivayetler ve zaman içinde gerek bazı Yahudi metinlerinde bulunan gerekse diğerleri tarafından yapılan spekülasyonlardan ibaret.

Prens Charles ve onu sünnet eden haham Jacob Snowman

Britanya İsrailcilerine göre Yahudilerin 12 kabilesinden 10‘u milattan önce 6’ıncı yüzyıldaki Asur istilası sırasında kaybolmuşlar. İskitler, Kimmerler ve Gotlar arasına karışmışlar. Aralarından en soyluları olan Efrayim ve Manaşe torunları önce İrlanda’ya, oradan İskoçya’ya daha sonra da güneye İngiltere’ye yayılarak üstün Britanya kavmini oluşturmuşlar.

İngilizcenin İbranice’den türediğini iddia etmeye kadar varan uçuk teoriler orta atan Britanya İsrailcileri bu konularda 4 yüz yıl içinde yüzlerce kitap yazmışlar. Hatta Hz. Musa’nın Ahit Sandığı’nı İrlanda’da aramış, bu amaçla kazılar düzenlemiş ve içinde gerçek arkeolojik eserler bulunan Tara Tepesi’ni altüst etmişler.

Yahudilik’te Hz. Davud’un soyundan gelmek çok önemli olduğundan İngiliz hanedanı da soy ağacını Davudi soydan son Yehuda kralı Sıdkiya’nın kızlarına dayandırmakta. İslam’ın da peygamber kabul ettiği Hz. Yeremya ve kâtibi Baruş, Sıdkiya’nın kızlarını alıp Asur işgalinden Mısır’a kaçmışlar. Oradan İrlanda’ya gelmişler, sonra da o kızlardan biri olan Tea Tephi’yi bir İrlanda soylusuyla evlendirip İngiltere’de Hz. Davud’un yeryüzü krallığını devam ettirmişler. Kısacası bugünkü kral Charles Müslümanların peygamber saydığı Yeremya’nın ana tarafından torunu oluyor. İngiliz hanedanını Müslüman ilan eden kimi Kıbrıslı tarikatçıların bu konudaki iddiaları bu teoriye dayanıyor olmalı. “Middle East Eye” 10 Eylül 2022 tarihinde Kraliçe’nin ölümüyle ilgili makalesinde 2. Elizabeth’in kendisini Hz. Davud soyundan saydığını dile getiriyor. İsrail Cumhurbaşkanı İsaac Herzog’un da bundan alaylı bir dille söz ettiğini belirtiyor.

Konuyla ilgili dikkat çekici başka bir nokta İngiliz hükümdarlarının taç giyme törenlerinde kullanılan “Scone” Taşının da ta Hz. Yakup’tan kaldığı inanışı.  “Kader taşı” denilen bu taş İngilizlerin inancına göre Hz. Yakup’un başına yastık yaptığı taş olmakta. Yakup Peygamber başının altına bu taşı koyup uykuya daldı mı gelecek ona malum olurmuş. Nitekim Yahudi inancına göre Hz. Yakup rüyasında İsrailoğullarının (yani Yakup’un çocuklarının) bir ağaç gibi büyüyerek dallarını dünyanın her tarafına uzatacaklarını görmüş. Dünyada birçok devletin kuruluşu hakkında anlatılmış bu masalları gelenekçi İngilizler kendi imparatorluklarının işareti saymaktalar. Nitekim İngiliz medyasının yazdığına göre yıllardır İskoçya’da muhafaza edilen bu taş Kraliçe’nin ölümünden sonra Charles’ın taç giyme töreninde kullanılmak üzere Londra’ya getirilmiş.

  Hz. Yakup’un kendisine yastık yaptığı “kader taşı” İngiliz hükümdarlarının taht giyme töreninde kullanılıyor.

Sünnet konusuna tekrar dönecek olursak İngiliz hanedanında olup da sünnet edilmemiş tek erkek 6 Mayıs 2019 doğumlu Archie Mountbatten-Windsor oluyor. Yani Prens Harry ile eşi Meghan’ın 3 yaşındaki sevimli oğulları. Zamanında Diana, William’ın ve Harry’nin sünnet edilmelerine de karşı çıkmış. Diana’nın Kraliyet ailesiyle arasının bozulmasında bu konunun da payı olduğu biliniyor. Hanedanın inandığı efsanelerin sadece ailevi bir konu olduğu sanılmasın, kabine ve parlamento da bu “resmi ideolojiyi” benimsemiş durumda. Unutulmamalı ki İngiltere’de her prensin doğumunda İçişleri Bakanı da annenin başucunda hazır bulunuyor. Diana’nın yaptığı doğumlarda da aynısı yaşanmış.

İngilizlerin hakkını yememek için “seçilmiş kavim” inancının ABD’de de yayılmış olduğunu anımsatayım. Zaten Britanya İsrailciliği Amerika’nın sömürgeleştirilmesiyle aynı dönemde ortaya çıkmış. Kral James’in yakın dostu ve danışmanı büyük İngiliz kaptanı Francis Drake hem İsrailcilik akımını hem de köleciliği başlatan isim. Kendisini bir İsrail Kralı olarak gören Kral James’in kitaplarında işlediği bu konuda Drake ona yardım etmiş. Özetle kölecilik, ırkçılık ve sömürgecilikle seçilmiş kavim olma iddiası sürekli at başı gitmiş.

Günümüzdeki beyaz ırkçı, aşırı sağ ideolojilere bakılırsa Ahd-ı Atik’te adı geçen seçilmiş halk İngiltere ve ABD olmaktadır. Biri Efrayim’i diğeri Manaşe’yi sembolize etmekte. Dünyadaki tüm aşırı sağ eylemleri destekleyen bir örgüt olan  “Christian Identity” de bu görüştedir. Bunlardan bir kısmı da kıyametin yakında kopacağı ama bunun için önce Kudüs’ün Müslümanlardan temizlenmesi gerektiği üzerinde durmaktadırlar.

Basit mantık yürüten kimileri bazı İngiliz ve Amerikalıların Yahudiliği bu şekilde benimsemelerini onlara yönelik bir sempati gösterisi sanabilir. Tam aksine bu tavır antisemitizmin, Yahudi düşmanlığının zirvesidir. Çünkü bir halkın varlığını ve kimliğini inkâr ederek onun yerine geçmek, onu sahte ve “karışık” olmakla suçlayıp kendisini onun en saf ve temiz biçimi ilan etmek aslında korkunç bir düşmanlıktır. Nitekim  Anti-Defamation League gibi antisemitizmle mücadele kurumları bu görüşleri Yahudi düşmanı olarak saymaktadır.

Aşırı sağın 19 ve 20’inci yüzyıllar tarihini yakından incelediğimizde ırkçılığın, faşizmin hatta Nazizm’in kaynakları arasında bu “kimlik hırsızı” akımı da görüyoruz. Uzunca bir dönem Almanya’da da gerçek Yahudilerin aslında Germen ırkı olduğuna inanan etkili dernekler ve araştırmacılar vardı. 1870’lerden itibaren Almanya ile Rusya arasındaki büyük bir çekişme nedeniyle birçok etnik Alman ve Alman Yahudisi Rusya’daki “esir Yahudileri” kurtarmayı bir görev bilmişlerdi. Almanya’yı da “İkinci Kudüs” ilan ediyorlardı. Filosemitizmin Almanya’da 1920’lerden itibaren nasıl kolaylıkla antisemitizme dönüştüğünü gördük. Başkalarına güvenilerek özgürlük sağlanmayacağı Yahudilerin Rusya ve Almanya deneyimleriyle de bir kez daha kanıtlanmış oldu.

Gerçi bilimsel yöntemden sapılmazsa bu tür ideolojik ve inançsal tuzaklara da düşülmüyor. Britannica Ansiklopedisi daha 1910’lu yıllarda “Britanya İsrailciliği” için tam bir zırva demekteydi. Hâlbuki o yıllarda sadece İngiltere’de en azından 2 milyon yetişkin insan bu görüşü savunan dergi ve yayınlara aboneydi.

Türkiye’de bir ara moda olan Arthur Koestler’in 13’üncü Kabile adlı kitabını anımsıyor musunuz? Orada Doğu Avrupa Yahudilerinin yani Aşkenazların büyük bölümünün Yahudi dinini seçmiş bir Türk devleti olan Hazarlardan türediği iddia edilmekteydi. Hiçbir kesin kanıta ve bilimsel araştırmaya dayanmayan bu iddia Aşkenazların çok değerli felsefe, bilim ve kültür insanları yetiştirmiş olmaları dolayısıyla yine de çoğu Türkleri sevindirmişti. Aynı sav Britanya İsrailcileri tarafından ise başka amaçla kullanılmıştı. Kimileri “bakın işte demek ki herkesin Yahudi sandığı bu insanlar Yahudi değil Türk imişler, demek ki gerçek Yahudi biziz” demişlerdi.

İngiliz İsrailcilerinin hayali göç tablosu

Anglosaksonların ya da Germenlerin “asıl Yahudi” oldukları yönünde iddia bir yanıyla da Hristiyan ilahiyatı kökenlidir. Kimi Hıristiyan ilahiyatçılar Hz. İsa’nın gelişinden önce Yahudilerin seçkin ümmet olduklarını ama Hz. Âdem ve Havva’nın cennette işledikleri ilk günahtan bir türlü kurtulamadıkları için bu konumlarını yitirdiklerini söylerler. Bu Hristiyan ilahiyatçılara göre seçkin ümmet artık kiliseye tabii olanlardır. Hal böyleyken Vatikan’dan bağımsızlığını ilan edip kendi ulusal Anglikan kiliselerini kuran İngilizlerin seçilmişlik kavramına yerel bir egoizmle sarılmaları kendi açılarından anlaşılır bir dini tercih olmaktadır.

Anglosakson ırkçılığı kendisini asıl Yahudi olarak görüyor

Görüldüğü kadarıyla sünnete varıncaya kadar dinle ve ilahiyatla ilgili tüm konular siyasetle içli dışlı ve İngiltere örneğinde de seçilmişlik aidiyeti sömürgecilik ve emperyalizmden başka bir şey değil. Aslında son derece akılcı ve nesnel olan İngiliz siyasal elitinin jeopolitik çıkarları için insanları nasıl basit efsanelerle etkilemeye çalıştığını görmek ise oldukça öğretici.

70 yıl kadar hükümdarlık yapan Kraliçe 2. Elizabeth’in 120 ülkeyi ziyaret edip İsrail’e hiç uğramaması konunun dikkat çeken başka bir yanı. İsrail’in Haaretz gazetesi Genel Yayın müdürü David Landau bu konuyu ele alan 2012 yılındaki bir makalesinde kraliçenin yabancı ülkeleri ziyaretinin bir anlamda meşrulaştırma anlamı taşıdığını ve Elizabeth’in İsrail’e bir “tavır” gösterdiğini yazmıştı. Bilindiği gibi Kraliçe Türkiye’yi 3 kez ziyaret etti.  1960 ve 1971 darbeleri ertesinde ve AKP kapatılma davasının başarısız olup Abdullah Gül’ün yeni Cumhurbaşkanı seçildiği dönemde.

 

 

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Prens Charles ve Çocuklarının Sünnet Olduğu Ortaya Çıktı! Prens Harry Kitap Yazdı….

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Sonsöz Gazetesi | İlkeli Gazeteciliğin Yerel Öncüsü ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin