Mehmet Göre Yazdı: ÖZGEÇMİŞİM (Silivri’ye Giden Yolda Yürürken…)

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Örnek Resim

Nazım’ın Otobiyografisi daha etkileyici
Usta, binmiş gemiciğe gitmiş Rusya’ya
Biz de gittik Kapadokya’ya
Sonuçta İkimizde kaldık yaya.
Operalar ve etkinliklerde ezgilerini dillendirirken ustam
Biz mağaralarda yaşam mücadelesi içerisindeydik.

Yeter söz milletin demeden 1 yıl önce başbakan
Sadece Annemi düşündüğünden yaşama boş bakan
Yani babam.
Gecekondu, kiralar ve dört çocuk
Ayrıca anası ve avradı, yani Annem
Sıkıysa boş baksın.
Tek maaş geliyorsa eve,
İsterse yaşama hoş baksın…
Aynı kandırılan büyüğümüz gibi kandırmışlar babamı,
Geldik devlet arazisini gasp edip, oturmaya,
Kandırılmış zavallı, almışlar parasını
Ölmeseydi kanatırdım şimdi yarasını.
Acımışlar da bırakmışlar temel taşları,
Ekin sapları üstünde ne içecekleri var ne aşları
Bırakın içmeyi kullanmaya bile su yok
Derken sonbahar başladı, 3 çocuk okula
Bir çocuk ta kucakta
Her şey ortada, bir şey yok köşe bucakta.

70 li yıllar başladı, efsane dolaşıyor dilden dile
Deniz Gezmiş ve kominist arkadaşları
Yetiştirme yurdundan kaçmış, kovalamış polis ve asker
Didik didik edilmiş her yer.
Bulamamışlar Ankara’da koministleri
Ekin sapları üstünde yatak yorgan
Kandırılmış baba çaresiz
Temel yapmak için çaydan su taşınır varille,
At arabaları gider gelir sürekli
Verecek para yok, çaresiz yardım ederdik
Ucuza getirsin diye.
Zavallı babam gece bekçisi
Hoş gündüzde kahve derken
Haftada bir ancak gördük babamızı.
Hiç göremeyenlerde var derdik.
Çalıştığı geceler bizle yatardı Veli Amca
Babamın arkadaşı değil, sanki gerçek kardeşiydi.
Sabahları uyandığında bacakları kan içinde
Çünkü, abim dereye giderek yıkayamazdı,
Çamur karıştırmaktan yorgun düşmüştü ayakları
Birlikte yatınca olan Veli Amcamıza olurdu…
Sonuçta, gerçek özveri örneğiydi Veli Amca

Geldik 70’li yılların başlangıcına
3 sefer yıktılar evimizi başımıza
Son yıkım, gerçekten yıkımdı babam için
Jilet alacak parası olmadığından sakallar bir karış
Her gün gazete alır çocuklarımın ekmeği diye
Annem kızar, evde tencere kaynamaz bu gazete niye
Sus be kadın derdi, bu çocuklarımın ekmeği
Gazeten ekmek mi olur diye mizah konusu olurdu babam
Üniversite diplomasını alınca anlayabildim, gazeteden ekmeği
Sevinçten ağlamıştı koca adam, kadın gördün mü ekmeği diye
Ben öğrenmesem nasıl öğretirdim çocuklarıma…

70’li yılların sonları Kapadokya dağlarında 2 yaz, yetiştirme yurdunda bir kış
Gece yarısı sayımdan önce giriş, sabah erken sayımdan önce çıkış
Yakalanmamak olası değil di. Sonuçta haydi kış kış.
Sonrası her Perşembe TZDK gübre çekerek, tek odalı bir evde konakladık
11 kişi ve sedirlerde yatarak nasıl konaklanırsa.
Tam kominal yaşam yani.
Yine de önce proleter sigaramız pardon birinci ve çökelek
Her Cuma pazarından alınırdı, paralar ortaya konarak
Yetiştirme yurdundan atmışlardı Ayten’i
Seçeneksiz kabullenmiştik ortaya bir karyola konarak.
3 gün Yaşar Abinin kahvesinde, sandalyeler üstünde yatışımız
Ve yeter artık, ne güzelmiş sedirde yatmak diyerek, eve gitmemiz…
Evet dostlar, ön kayıt yaptırdık Gazi’ye
Öğretmen olacaktık, dönmeseydik gaziye…
Hem de 90 günde, yapılacak kıyak la…
Sonrası askerlik ve aylarca ciyakla yavrum ciyakla…

Geldim askerden, hem baba yatıyor hem ağabey
Evde kuruş yok, yoksulluktan iş aramaya gidiyorum yaya
Dedim oğlum sen neden geldin dünyaya
Sanki seçenek sunmuşlar gibi…
Emlakçı yanına gittim dedi iyi yemek yapar mısın?
On parmak daktilom var, Ticaret Lisesinde de başarılıydım dedim.
Yemek yapmayı öğren sonra iş dedi
Şans bu ya, bir Pazar kahvede otururken
Gazetede iş ilanları ve borç para alıp, hemen gittim adrese
Dediler bugün Pazar yarın gel.
Pazartesi sınavdan başarılı oldum ve alındım işe
Tüm gücümü harcıyor, kabul edilmekten başka seçeneğim de yoktu
İşe başladım, keten ayakkabı, kumaş pantolon ve bir penye
İlk maaşımla aldım, bir penye daha
Sonuçta kış aylarına kadar düzelttim façayı…

Eh artık ev var, can güvenliği ve iş var
Harekete geçtim, diyebilmek için eş de var
Her gencin hissettikleri gibi, bunda ne var.
Evlilik kurtuluş zannettik, ucuz diye kiralık daireyi
Ne yaşadık, ne yaşattık hep mücadeleyle geçti
Ankara Sincan’ın dağları…
Hem spor, hem iş hem de okul
Doğdu oğlum, oldum ona kul
Yaşamımı adadım desem yanlış olmaz.
Hep hayat parçam olarak kaldı
Okulları bitirmemle, iş hayatındaki direkt geçişler eş orantılı
Yaşamım da görmediğim eğitimler aldım
Tıpkı babam gibi öğrenerek öğretmeye çalıştım,
Sürekli mücadelelerle yaşamaya alıştım.
Oğlum ’un başarılı olmasıydı tek isteğim,
Mutluluğu da sağlandı sanıyorum.
Yaşamım da mutlu olmasam da,
Mutsuz olmamaya çalıştım hep
Yani tırnaklarımla tutundum yaşama
Öyle gerçekleşti tüm aşama
Şimdi bir balıkçı kasabasında,
Balık varsa olta atıyorum
Yoksa volta atıyorum
İkisi de yoksa yan gelip yatıyorum…

Söylenecek çok şey var, konu derin
Bazen yutkunuyorum, bazen titriyorum
Ancak
Havalar serin…

Mehmet Göre
21.09.2018 Karasu

(Fotoğraf: 13 Aralık 2012 yılında Silivri cezaevi yolunda, Ergenekon davalarını izlemek üzere yürürken çekilmiştir. / Ayça Yılmaz)

Sayın yazarımız Mehmet GÖRE’nin yazısıdır. Hayatı büyük mücadeleyle geçen arkadaşımızın, sağlık sorunlarının üstesinden geleceğine de yürekten inanıyoruz. Silivri duruşmalarını izlemeye gittiğimiz günde çekilen bir fotoğraf…

https://www.sozcu.com.tr/2012/gundem/silivriye-gidenlere-sorusturma-157603/

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Mehmet Göre Yazdı: ÖZGEÇMİŞİM (Silivri’ye Giden Yolda Yürürken…)

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Sonsöz Gazetesi | İlkeli Gazeteciliğin Yerel Öncüsü ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin